ABD GÜMRÜK VERGİSİ DÜZENLEMELERİNİN TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKALARINA YÖNELİK STRATEJİK SONUÇLARI

ABD GÜMRÜK VERGİSİ DÜZENLEMELERİNİN TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKALARINA YÖNELİK STRATEJİK SONUÇLARI

Bu çalışma, Amerika Birleşik Devletleri’nin 2025 yılı itibariyle yürürlüğe koyduğu yeni gümrük vergisi politikalarının Türkiye’nin dış ticareti, vergi gelirleri ve makroekonomik dengesi üzerindeki etkilerini incelemektedir. Türkiye’nin ABD ile olan ticari ilişkileri kapsamında, görece düşük bir gümrük tarifesine tabi tutulması hem avantaj hem de risk unsurlarını içinde barındırmaktadır. Bu çalışmada sektör tabanlı değerlendirmeler, karşılaştırmalı ülke analizleri, vergi gelirleri üzerindeki etkiler ve politika önerileri yer almaktadır.

ABD’nin ithalata yönelik 2025 yılı gümrük tarifesi düzenlemesi, dünya ticaretinde yeni bir dönemi işaret etmektedir. Gümrük vergilerindeki bu artış, sadece dış ticareti değil, aynı zamanda ülkelerin mali yapısını da doğrudan etkilemektedir. Türkiye de bu düzenlemeden etkilenen ülkelerden biri olmuştur.

Bu makalenin temel amacı, ABD’nin yeni gümrük tarifesi kararlarının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini vergi gelirleri perspektifinden değerlendirmektir. Araştırma, özellikle çelik, alüminyum ve sanayi ürünlerine getirilen yeni ürünlerine getirilen yeni oranların sonuçlarını sektörel ve makroekonomik düzeyde incelemektedir.

Çalışmada Türkiye İstatistik Kurumu, Ticaret Bakanlığı, Dünya Bankası ve ABD Ticaret Temsilciliği gibi resmi kurumlardan alınan istatistiki veriler değerlendirilmiş, mevcut literatürle desteklenen analitik bir çerçeve oluşturulmuştur.

1- TÜRKİYE-ABD TİCARİ İLİŞKİLERİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ

1.1- Türkiye’nin ABD ile Ticaret Hacmi

ABD, Türkiye’nin dış ticaretinde ilk beş içinde yer almaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre Türkiye’nin 2024 yılında ABD’ye ihracatı 16,4 milyar dolar, ithalatı ise 16,2 milyar dolar seviyesindedir. Bu rakamlar 2023 yılına göre ihracatta önemli bir artış olduğunu göstermektedir. Yapılan ihracatın önemli bir kısmı makine ve mekanik cihazlar, kıymetli taşlar ve metaller ile otomotiv ürünlerinden oluşmaktadır. Bunları halı ve diğer tekstil ürünleri takip etmektedir. Aynı dönemde yapılan 16,2 milyar dolar seviyesindeki ihracatta ise dikkat çeken ürün grupları arasında mineral yakıtlar, yağlar, demir ve çelik, makineler ve organik kimyasallar yer almaktadır (https://www.ekoturk.com, 2025).

            Bu veriler ışığında, Türkiye’nin ABD ile olan ticaret hacmi 2024 yılında toplamda 32,6 milyar dolara ulaşmış ve Türkiye, ABD ile ticaretinde 121 milyon dolarlık bir dış ticaret fazlası vermiştir. Bu durum, iki ülke arasındaki ticaretin dengelenmesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir (https://bigpara.hurriyet.com.tr, 2025).

            Ayrıca, Türkiye’nin ABD ile yaptığı ticarette 97 fasılın 65'inde dış ticaret fazlası verdiği, 32 fasılında ise açık verdiği görülmektedir. En fazla dış ticaret fazlası verilen fasıl yaklaşık 820 milyon dolarla “halılar ve diğer dokumaya elverişli maddelerden yer kaplamaları” olurken, en fazla açık verilen fasıl ise 1,8 milyar dolarla “demir ve çelik” olmuştur (https://www.aa.com.tr, 2025).

 

Grafik 1: 2019-2023 Yılları arasında Türkiye-ABD İhracat Rakamları

            Kaynak: https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Dis-Ticaret-104

 

1.2. Yeni Gümrük Uygulamalarından Etkilenen Sektörler

Yeni gümrük tarifelerinin özellikle demir-çelik, otomotiv yan sanayi, elektronik cihazlar ve tekstil sektörleri üzerinde etkili olması beklenmektedir. Bu olası etkinin ise olumsuz olması daha yüksek ihtimaldir.

 

            Grafik 2: 2024 Yılında Türkiye-ABD İhracatının Sektörel Dağılımı

Kaynak: TÜİK ve TİM verileri ile yazar tarafından oluşturulmuştur.

Yukarıdaki grafik, çalışmanın daha önceki bölümlerinde de ifade edilen Türkiye’nin 2024 yılı itibarıyla Amerika Birleşik Devletlerine gerçekleştirdiği ihracatın başlıca sektörler bazında dağılımını göstermektedir. Veriler, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı raporlarından derlenmiştir.

Çelik ve otomotiv sektörleri, ABD’ye yönelik ihracatın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu sektörler hem doğrudan hem de dolaylı vergi gelirleri açısından büyük öneme sahiptir. Çelik sektörü 3,2 milyar dolar ile ilk sırada yer alırken, onu otomotiv ve makine sektörleri takip etmektedir. ABD’nin yeni gümrük tarifelerinin bu sektörlerde yaratacağı daralma, kamu maliyesi açısından dikkatle izlenmelidir.

2- ABD’NİN YENİ GÜMRÜK VERGİSİ ORANLARI VE ULUSLARARASI DAĞILIMI

            2.1- Ülkelere Göre Gümrük Vergisi Oranları

ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan 2025 tarihinde yaptığı açıklamayla tüm ülkelerden yapılan ithalata en az %10 oranında gümrük vergisi uygulanacağını duyurmuştur. Bu kapsamda, Türkiye’ye de %10’luk bir gümrük vergisi uygulanması kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla, ABD’nin yeni gümrük vergisi politikaları 2025 yılı itibarıyla yürürlüğe girmiştir (https://fintables.com, 2025).

ABD’nin 2025 itibariyle uygulamaya koyduğu yeni gümrük vergileri, sadece Türkiye’yi değil, Çin, Hindistan, Vietnam ve Meksika gibi ABD ile yüksek ticaret hacmine sahip çok sayıda ülke ile birlikte Avrupa Birliği ülkelerini de kapsamaktadır. Aşağıdaki tablo ülkeler için belirlenen yeni oranları göstermektedir.

 

Tablo 1: ABD’nin Yeni Gümrük Vergisi Oranları

Ülke/Bölge

Yeni Gümrük Vergisi (%)

Çin

34

Avrupa Birliği

20

Japonya

24

Güney Kore

25

Vietnam

46

Hindistan

26

Tayland

36

Kamboçya

49

Endonezya

32

İsviçre

31

Pakistan

29

Bangladeş

37

Sri Lanka

44

Lesotho

50

Meksika

10

Kanada

10

Avustralya

10

Türkiye

10

Birleşik Krallık

10

Norveç

10

Rusya

Muaf

Belarus*

Muaf

Küba*

Muaf

Kuzey Kore*

Muaf

*Rusya, Belarus, Küba ve Kuzey Kore mevcut yaptırımlar nedeniyle yeni gümrük vergilerinden muaf tutulmuştur.

Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.

2.2- Politik ve Ekonomik Yorum

ABD’nin bu politikası, küresek tedarik zincirlerini yeniden şekillendirmeyi hedefleyen stratejik bir yöneliş olarak değerlendirilmektedir. Bu uygulama Çin ve Türkiye gibi üretim ağı güçlü ülkelerde ciddi maliyet artışlarına ve rekabet gücü kaybına neden olabilir. Türkiye’ye uygulanan %10’luk genel vergi oranı, diğer ülkelere kıyasla daha düşük kalmakla birlikte, özellikle çelik sektörü açısından geçmişte uygulanan %25’lik özel sektörel tarifelere göre daha ılımlı bir görünüm sunmaktadır. Bu değişim, genel vergi rejiminin standartlaştırılması yoluyla rekabet koşullarını yeniden tanımlama çabasının bir parçası olarak değerlendirilebilir.

2.3- Avrupa Birliği Ülkelerine Uygulanan Vergi Oranları ve Değerlendirme
            ABD’nin 2025 yılı itibariyle Avrupa Birliği ülkelerine % 20 oranında yeni gümrük vergisi uygulaması kararı, küresel ticaret dengesinde önemli sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Almanya, Fransa, İtalya gibi yüksek sanayi ihracatına sahip AB ülkeleri açısından bu oran ciddi maliyet artışlarına ve ihracat karlılığında düşüşe yol açabilir.

Türkiye ile karşılaştırıldığında, Türkiye’ye uygulanan % 10’luk vergi oranı görece daha düşük seviyede kalmakta ve bu durum Türkiye’yi ABD pazarı açısından daha avantajlı bir konuma getirebilmektedir. AB ülkelerinin bu yeni vergi politikalarına karşı nasıl bir karşılık vereceği henüz netleşmemiştir; ancak Avrupa Komisyonu’nun Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çerçevesinde bu kararları gündeme taşıması beklenmektedir.

Bu gelişme, Türkiye’nin ABD pazarında fiyat avantajını artırabilir ve özellikle AB ile aynı ürün gruplarında rekabet eden sektörler açısından ihracat fırsatlarını genişletebilir. Ancak bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için ihracat stratejilerinin hızla güncellenmesi gerekmektedir.

2.4- Türkiye İçin Göreceli Avantajlar

Her ne kadar Türkiye de bu yeni vergi politikalarından etkilenmiş olsa da, uygulanan oranların Çin (% 34), Vietnam (% 46), Kamboçya (% 49) ve Bangladeş (% 37) gibi ülkelere kıyasla daha düşük seviyede tutulmuş olması dikkat çekicidir. Türkiye’ye uygulanan %10’luk gümrük vergisi oranı, rekabet gücünün tamamen kaybedilmesini önleyici bir eşik sağlayabilir. Bu bağlamda Türkiye, üretim kalitesi, lojistik avantajları ve politik istikrarı ile diğer gelişmekte olan ülkeler arasında tercih edilen bir ticaret ortağı konumunu sürdürebilir.

Bu durum, ABD pazarındaki Türk ürünlerinin fiyat rekabetçiliğini koruyabilmesi açısından stratejik bir fırsat doğurabilir. Ayrıca, diğer yüksek tarifeye tabi ülkelerle kıyaslandığında Türk ihracatçılarının ABD iç pazarında pazar paylarını artırma potansiyeli de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, mevcut şartların iyi değerlendirilmesi ve ihracat politikalarının bu avantajı gözeterek şekillendirilmesi büyük önem arz etmektedir.

3. UYGULAMANIN TÜRKİYE’NİN VERGİ GELİRLERİ ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLER

3.1- Dolaylı ve Doğrudan Vergiler Üzerindeki Etkiler

Yeni uygulamaya koyulan gümrük vergileri ile ABD’ye ihracatta yaşanması muhtemel daralma, üretim hacmini azaltacak ve buna bağlı olarak KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin tahsilatını düşürecektir. Örneğin, çelik sektöründeki bir daralma, iç piyasadaki satışlarda da düşüşe neden olarak KDV tahakkuk ve tahsilatını doğrudan etkileyecektir.

İhracat hacminde yaşanacak düşüş, ilgili sektörlerdeki firma karlılığını azaltarak kurumlar vergisi matrahını daraltacaktır. Benzer şekilde, istihdamın etkilenmesiyle birlikte gelir vergisi tahsilatında da düşüş yaşanması mümkündür.

3.2- Tahmini Mali Kayıp

2025 yılı itibariyle sadece demir-çelik ve yan sanayi ihracatında yaşanacak ortalama %10’luk bir daralma, yaklaşık 2,5 milyar liralık dolaylı ve doğrudan vergi kaybına yol açabilir. Aşağıdaki tabloda ABD’ye 2024 yılında yapılan ihracat rakamlarının sektörel ağırlıkları dikkate alınarak yapılan hesaplamalara yer verilmiştir. Bu hesaplamalar Türkiye İstatistik Kurumunun dış ticaret istatistiklerine ve Hazine ve Maliye Bakanlığı gelir tahminlerine dayanmaktadır.

Tablo 2: Gümrük Vergisi Oranlarının İhracat Üzerinde Muhtemel Etkileri

Sektör

İhracat Kaybı (%)

Vergi Geliri Kaybı (Milyon TL)

Demir-Çelik

12

950

Otomotiv Yan San.

9

620

Elektronik

8

430

Tekstil

10

500

Kaynak: Türkiye İhracatçılar Meclisi ABD ülke bilgi notundan faydalanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur.

 

4- MAKROEKONOMİK YANSIMALAR VE ALTERNATİF POLİTİKA ÖNERİLERİ

4.1- Ekonomik Büyüme ve İstihdam ve Alternatif Pazar Arayışları

Ticaret hacmindeki daralma, özellikle ihracat odaklı üretim yapan küçük ve orta ölçekli işletmelerde istihdam kayıplarına neden olabilir. Bu durum, bölgesel ekonomik eşitsizlikleri de derinleştirme potansiyeli taşımaktadır.

Türkiye’nin mevcut ihracat portföyünü çeşitlendirmek amacıyla Orta Asya, Kuzey Afrika ve Güney Amerika gibi pazarlara yönelmesi muhtemel kayıpların telafisi için uygun bir seçenek olabilir. Bu doğrultuda orta ve uzun vadede ABD’ye alternatif pazarlarla yapılacak yeni serbest ticaret anlaşmaları da bir diğer fayda sağlayacak hamleler arasında sayılabilir.

Etkilenen sektörlere yönelik geçici vergi indirimleri, ihracat primleri ve Ar-Ge destekleri uygulanarak ekonomik kayıplar telafi edilebilir. Ayrıca, yerli üretimi destekleyici yatırımların teşviki önceliklendirilmelidir.

4.2- Maliye Politikası Araçları Önerileri

ABD ile ticarette daralan sektörlere yönelik geçici KDV ve kurumlar vergisi teşvikleri

AB ve diğer yüksek tarifeye maruz kalan ülkelerle rekabet avantajı sağlanabilecek ürün gruplarına ihracat destekleri verilmeli, Türkiye’nin çelik, otomotiv ve makine gibi yüksek ihracata dayalı sektörlerde katma değeri artıracak Ar-Ge ve üretim kapasitesi desteklenmelidir.

Kamu kurumları tarafından yeni tarife sistemlerine uyum sağlayacak, hâlihazırda yapılması planlanan dijital ticaret analiz altyapısının kurulması çalışmaları hızlandırılmalıdır.

Sonuç itibariyle; ABD’nin yeni gümrük vergileri, Türkiye ekonomisini hem ticaret hacmi hem de vergi gelirleri açısından doğrudan etkilemektedir. Bu süreçte Türkiye’nin vergi politikalarının proaktif, sektör odaklı ve stratejik işbirlikleri temelinde yeniden şekillendirilmesi büyük önem arz etmektedir.

Ayrıca, Türkiye’nin diğer ülkelere kıyasla daha düşük bir oranda vergilendirilmiş olması, orta vadeli bir rekabet avantajı yaratabilir. Bu bağlamda, dış ticaret politikaları ve sektörel teşviklerin, bu görece avantajı değerlendirecek şekilde tasarlanması yerinde olacaktır.

Maliye politikası karar alıcıları için önerilen tedbirler, yalnızca kısa vadeli gelir kayıplarını önlemeye değil, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik istikrarın sağlanmasına da katkı sunacaktır.

KAYNAKÇA

https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Dis-Ticaret-104

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/ekonomi-haberleri/bakan-bolattan-abd-tarifesi-aciklamasi-ulkemiz-en-dusuk-ilave-vergi-uygulananlar-arasinda_ID1609946/

https://fintables.com/arastirma/yazilar/ekonomi-analizi-101/abd-tarifeleri-turkiyedeki-sektorleri-nasil-etkileyecek?utm

https://tim.org.tr/files/downloads/Ulke_Bilgi_Notlar%C4%B1/ABD_UlkeBilgiNotu.pdf

https://www.ekoturk.com/haberler/turkiye-2024-yilinda-abd-ile-dis-ticarette-65-fasil-uzerinden-fazla-verdi

https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/turkiye-gecen-yil-abd-ile-dis-ticarette-65-fasilda-fazla-verdi/3527344