Sorularınız ve Cevapları

Sorularınız ve Cevapları

e-mail/elektronik posta aracılığıyla ilettiğiniz sorularınız; öncelik sırasına göre dikkate alınarak aşağıda değerlendilmiştir.

 

SORU  (1) : Emeklilik İçin Ödenen Sigorta Primlerimi Geri Alabilirmiyim? (B…./Adana)

CEVAP (1): Emeklilik için ödenen primlerin aşağıda açıklandığı şekilde geri alınması mümkündür. (a) Yaşlılık Toptan Ödemesi: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, 31’inci maddesine göre gereken yaş şartını doldurmasına rağmen prim günü yeterli olmadığı için malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalılara yapılır. (b) Ölüm Toptan Ödemesi: 5510 sayılı Kanunu’nun, 36’ncı maddesine göre sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda yapılır. Ölüm toptan ödemesi yapılabilmesi için, eş, çocuk, ana ve babaya ölüm aylığı bağlanmasında aranan şartların mutlaka yerine getirilmiş olması gerekmekte olup, bu şartları taşımayan hiçbir hak sahibine toptan ödeme yapılmayacaktır. Hak sahiplerine yapılacak toptan ödemenin toplamı sigortalıya yapılacak toptan ödeme tutarını geçemeyecektir. (c) Tavanı Aşan Primlerin İadesi: 5510 sayılı Kanunu’nun, 82’nci maddesine göre birden fazla işte çalışan sigortalının Sosyal Güvenlik  Kurumuna ödenen primlerinin  toplamı, bu sigortalılık hali için belirlenen prime esas kazanç üst sınırı üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı, sigortalının talebi üzerine en geç talep tarihini takip eden ay içinde hissesi oranında sigortalıya defaten geri ödenecektir. Geri verilen primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme zammı ile faiz ödenmeyecektir. Bu doğrultuda sigortalıların SGK’na bildirilecek sigorta primine esas kazanç tutarı, prime esas kazanç altı sınırının 7,5 katını aşmayacaktır. Örneğin; Sigortalı,  2022 yılı Ocak ayında (A) işyerinde 20 gün çalışmış ve 20.000 TL (B) işyerinde ise 30 gün çalışmış ve 30.000 TL ücrete hak kazanmıştır. Söz konusu sigortalının prim gün sayısı her ne kadar 50 olsa da 30 gün olarak kabul edilecek olup bu durumda sigortalının, ay içindeki 30 güne karşılık gelen toplam kazancı; 20.000 TL + 30.000 TL = 50.000 TL, 30 günlük üst sınırı (2022 yılı sigorta primine esas tavan ücret olan 37.530 TL’yi) aşmış olacaktır. Sigortalının talebi halinde tavanı aşan kısmın prim iadesi yapılacaktır. (d) Yanlış ve Yersiz Alınan Primlerin İadesi: 5510 sayılı Kanunun 89’uncu maddesine göre; Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Bu doğrultuda söz konusu primlerin ilgililere iade edilebilmesi için, primlerin tahsil edildiği tarihten talep tarihine kadar 10 yıllık sürenin geçmemiş olması, işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/ merkezine yazılı talepte bulunulması, gerekmektedir.

 

SORU  (2) : Ölen Sigortalı Emeklisi Kardeşin Maaşı, Birlikte Yaşadığı ve Sosyal Güvencesi Olmayan Ablasına Kalırmı ? (M…./Kocaeli)

CEVAP (2): Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, 34’üncü maddesinde düzenlenmiştir.Yasal düzenleme gereği, Sosyal güvenlik kurumundan emekli olan bir kişinin ölümü halinde, dul kalan eşine; çalışmayan  ve emekli maaşı almayan kız çocuğuna evleninceye kadar; erkek çocuğa yine çalışmadığı sürece 18 yaşını;  orta öğrenimi süresince 20 yaşını; yüksek öğretim görmesi halinde ise 25 yaşını tamamlayıncaya kadar  emekli maaşı bağlanır. Ayrıca anne babanın bir gelirleri yok ise onlara maaş bağlanır. Bunların dışında kardeş veya  diğer akrabalara maaş intikal etmez. Özetle; Ölen sigortalı emeklisi kardeşin maaşı, birlikte yaşadığı ve sosyal güvencesi olmayan ablasına kalmaz.

SORU  (3) : İşlerin Yoğun Olduğu Dönemde Usta Olarak Çalışan İşçilerimizden Birisi Sağlık Raporu Almış ve Arkadaşının Düğününe Katılmıştır. Durum İşçinin Sosyal Medya Hesabından Paylaşımı Üzerine Tespit Edilmiştir. İşçiyi Tazminatsız İşten Çıkarabilirmiyiz ? (K…./Sakarya)

CEVAP (3):İşçinin iş sözleşmesinden doğan temel borcu iş görme olmakla birlikte, bu borcunu doğruluk ve güven kurallarına uygun bir şekilde yerine getirmek mecburiyetindedir. İşçinin; işverene karşı dürüst şekilde davranmak, çalışma ilişkisinin gereği bilgisi dâhilinde olan sırları saklamak işvereni için zararlı olabilecek hareketlerden kaçınmak, işverenin menfaatlerini gözetmek, işvereniyle rekabet etmemek şeklinde özetlenebilecek olan sadakat borcuna uyması, bir zorunluluktur. Sadakat borcu çok geniş bir kavramdır. Sadakat borcuna aykırılığın olup olmadığı, her somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Bu konuda belli ve kesin sınırlı bir ölçüden hareket etmemeli, iş hayatının gerekleri ve çevrenin gelenekleri göz önüne alınmalı, iş ilişkisinin temelde karşılıklı güven esasına dayanan bir ilişki olduğundan hareketle, davranışın işverenin güvenini sarsıcı bir nitelik taşıyıp taşımadığı araştırılmalı ve sonuçta işçinin o işte çalışma süresi, işletme içindeki pozisyonu işverenin uğradığı zarar da dikkate alınmalıdır. Yapılan hareketin iş ilişkini çekilemez ve sürdürülemez hale getirdiği kanaatine varılırsa bu davranış haklı fesih sebebi olarak kabul edilmelidir. Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi ve işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 24’üncü ve 25’inci maddelerinde sayılmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 25’inci maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. İşin yoğun olduğu dönemde, işyerinde usta olarak çalışan işçinin arkadaşının düğününe katılmak için rapor alması ve bunu sosyal medya hesabından paylaşması şeklindeki davranışı doğruluk ve bağlılık yükümlülüğüne aykırılık teşkil eder. İşveren,bu durumdaki işçinin iş sözleşmesini tazminatsız olarak İş Kanunu 25/II-e maddesine göre feshedebilir. Nitekim Yargıtay 9.Hukuk Dairesi (Esas No:2016/9899-Karar No:2019/21877-K.Tarihi:09.12.2019) kararında da “…dosya içerisinde davacının sosyal medya paylaşımlarında…tarihinde arkadaşının düğününe katıldığına ilişkin görsellerin altında…yazışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu sosyal medya yazışmaları ve davacının işvereni verdiği savunmanın birlikte değerlendirilmesi neticesinde…tarihli alınan raporun sıhhatli olmadığı, geçerli kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır…” belirtildiği üzere böyle bir durumda işçiye ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeyecektir.

 

SORU  (4) : Turizm Sezonuna Bağlı Olarak Restoran/Lokanta İşletiyorum. Aşçı Olarak 2007 Yılından İtibaren Çalışan İşçim Vardır. İşçi, Sezonun Gidişatına Göre 8 ve/veya 10 Ay Gibi Sürelerde Çalışmıştır. 1 Yılda Tam 360 Gün Çalışması Yoktur. İşçi Emeklilik Nedeniyle Ayrılmıştır ve Kıdem Tazminatı Talep Etmiştir. Kıdem Tazminatı Ödeyecekmiyim? (O…./Mersin)

CEVAP (4): 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 120’inci ve geçici 6’ncı maddesi gereği “Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur. Kıdem tazminatı fonuna ilişkin Kanunun  yürürlüğe  gireceği  tarihe  kadar  işçilerin  kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanunu’nun   14’üncü maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır” hükmünü içeren yasal düzenlemede bir değişiklik olmamıştır. İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. Kıdem tazminatının hesaplanması son ücret üzerinden yapılır. Özetle; 2007 yılından itibaren işyerinde işin yoğunluğu ve/veya mevsimin özelliğine göre çalışan işçiye çalıştığı süreler birleştirilerek her geçen tam yıl için 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenecektir. Bir yıldan artan süreler içinde aynı oran üzerinden ödeme yapılacaktır.

SORU  (5) : İş Kanunu’nda Düzenlenen İhbar Süreleri Azaltılabilirmi? (T…./ İstanbul)

 

CEVAP (5): İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 24’üncü ve 25’inci maddesinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve aynı Kanunun 17’nci maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı söz konusu olacaktır. İş Kanunu’nda düzenlenen ihbar süreleri nispi emredici nitelikte olduğundan; taraflarca ortadan kaldırılması  ve/veya azaltılması mümkün değildir. Ancak, bu süreler iş sözleşmesi ya da toplu iş sözleşmesi ile artırılabilir.

 

SORU  (6) : Ayda 40 Saat Kısmi Süreli Çalışan İşçinin Sigortasını Kaç Gün Göstermeliyiz?  (T…./ İstanbul)

CEVAP (6): Ay içinde 30 günün altında çalışacak işçiler ile kısmi süreli iş sözleşmesi yapılması ve bu sözleşmenin bir suretinin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi gerekir. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilere ücretleri 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13’üncü  maddesine göre çalışma süresi ile orantılı olarak ödenmektedir. Kısmi süreli sözleşmeyle çalışan işçiye ödenen bu ücret aynı zamanda işçinin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, 80’inci maddesine göre sigorta primlerine esas kazancını oluşturmaktadır. Aylık prim ve hizmet belgesinde gösterilecek prim gün sayısı ise; Aynı maddenin (h) fıkrasındaki,“Sigortalıların günlük kazançlarının hesabında esas tutulan gün sayıları, aynı zamanda, bunların prim ödeme gün sayılarını gösterir. Ancak, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet akdinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu şekildeki hesaplamada gün kesirleri bir gün kabul edilir.”hükmü dikkate alınarak, Bir aylık süredeki toplam çalışma süresinin 7,5 bölünerek prim gün sayısının hesaplanması, hesaplama sonucunda tam günden artan sürelerin/kesirlerin bulunması halinde, kesirlerin tam gün olarak değerlendirilerek belirlenmektedir. Örneğin, Cumartesi ve Pazar günleri çalışılmayan işyerinde, haftanın 5 günü, günlük 2 saat üzerinden çalışan kısmı süreli işçinin çalışma süresi (haftalık 5x2=10 saat, ay gün sayısına bağlı olarak aylık 40,42,44 ve 46 saatlik şeklinde) 7,5’a bölünerek gün sayısı bulunduktan sonra, tam günü aşan kesir süresinin tam güne iblağ edilerek, aylık prim ve hizmet kazanç bildirimi yapılmalıdır. Özetle ayda 40 saat kısmi süreli çalışan işçinin sigortası; 40 saat, 7,5’a bölünerek (40:7,5=5,333 =6) gün sayısı bulunduktan sonra, tam günü aşan kesir süresinin tam güne iblağ edilerek, aylık prim ve hizmet kazanç bildirimi 6 gün üzerinden yapılmalıdır.

SORU  (7) : Yaş Hariç Emeklilik Şartlarını Taşıyan Sigortalımız Kıdem Tazminatını Talep Etmiştir. Kıdem Tazminatı Ödeyecekmiyiz?  (Y…./ İstanbul)

CEVAP (7): Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen 22.06.2013 tarihli ve 2013-26 sayılı Genelgenin 4’üncü maddesinde; 4447 sayılı Kanunun 45’inci maddesiyle 1475 sayılı İş Kanunu’nun, 14’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (5) numaralı bentle 506 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları (sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısı) veya aynı Kanunun Geçici 81’inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak, kendi istekleri ile işten ayrılmaları halinde, sigortalılara kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüştür. Bu düzenleme gereği yaş hariç emeklilik şartlarını taşıyan sigortalıların;

  • Son işyerinde en az 1 yıl çalışmak,
  • 09.1999 tarihinden önce ilk sigortalılığı bulunan çalışanlar için 15 yıl sigortalılık şartı ve 3600 prim gün sigortalık süresi olmak,
  • 09.1999 tarihi ile 30.04.2008 tarihleri arasında ilk sigortalılığı olan çalışanlar için, sigortalılık süresi göz önünde bulundurulmaksızın 7000 prim ödeme gün sayısı veya 4500 prim günü ve 25 yıl sigortalılık süresi olmak,
  • 04.2008 tarihi ile 31.12.2008 tarihleri arasında ilk sigortalılığı olan çalışanlar için 4600 prim gün sigortalılık süresi olmak,
  • 01.2009 tarihi ile 31.12.2015 tarihleri arasında ilk sigortalılığı olan çalışanlar için 4600-5300 prim gün (her yıl için 100 gün eklenerek hesaplanıyor) sigortalılık süresi olmak,
  • 01.2016 tarihinden sonra ilk sigortalılığı bulunan çalışanlar için 5400 prim gün sigortalılık süresi olmak, şartları sağlandığında Sosyal Güvenlik Kurumundan “kıdem tazminatına esas yazı” alınarak işten ayrılması mümkündür.

Kıdem tazminatına esas yazının verilebilmesi için sigortalının müracaat tarihinde işten ayrılması şart değildir. Kanaatimce de kıdem tazminatını alabilmesi için çalışıyor olması gerekir. İşçinin tek taraflı olarak yaptığı istifanın ardından alacağı belgeyi sunması kıdem tazminatına hak kazandırmaz. Bu nedenle belgenin alınmasından sonra işçinin işi bırakması gerekir. Özetle; yaş hariç emeklilik şartlarını taşıyan sigortalınıza  Sosyal Güvenlik Kurumundan  alacağı “kıdem tazminatına esas yazıyı” ibraz etmesi şartıyla kıdem tazminatı ödeyeceksiniz.

SORU  (8) : Organize Sanayi Bölgesinde İmalat İşi Yapıyoruz. Suriyeli İşçi Çalıştırmak      İstiyoruz. İzin Almak Zorundamıyız?  (Z…./ Kayseri)

CEVAP (8): Ülkemizde bulunan Suriyeliler “Geçici Koruma” kapsamındadır. Geçici Koruma; Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılardan haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılara uygulanır. Geçici koruma, Bakanlar Kurulu tarafından aksi kararlaştırılmadıkça, geçici koruma ilanının geçerliliğinden önce, geçici koruma ilanına esas teşkil eden olayların olduğu ülkeden veya bölgeden ülkemize gelmiş olanları kapsamaz. Geçici korunanlar, Kanuna göre belirlenen uluslararası koruma statülerinden herhangi birini doğrudan elde etmiş sayılmaz. Geçici koruma kapsamında bulunan Suriyelilerin ülkemizde çalışabilmelerine ilişkin usul ve esaslar ise, 15.01.2015 tarih ve 29594 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan "Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik" ile düzenlenmiş olup, bu kapsamda bulunan yabancıların ülkemizde çalışabilmeleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni almaları zorunludur. Yönetmeliğin 29’uncu maddesi “İş Piyasasına Erişim Hizmetleri” başlığı adı altında düzenlenmiştir. Yasal düzenleme gereği;

  • Geçici korunanların çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar, Bakanlığın görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca belirlenir.
  • Geçici koruma kimlik belgesine sahip olanlar, Cumhurbaşkanınca belirlenecek sektörlerde, iş kollarında ve coğrafi alanlarda (il, ilçe veya köylerde) çalışma izni almak için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurabilir.
  • Yabancıların çalışamayacağı iş ve mesleklere ilişkin mevzuatta yer alan hükümler saklıdır.
  • Geçici korunanlara verilen çalışma izinlerinin süreleri, geçici korumanın süresinden fazla olamaz. Geçici koruma sona erdiğinde, bu kapsamda verilen çalışma izni sona erer.
  • Geçici korunanlara verilen çalışma izni, Kanunda düzenlenen ikamet izinleri yerine geçmez.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni almadan Suriyeli işçi çalıştırılması yasal değildir. Çalışma izni olmayan Suriyeli çalıştıran işverenlere her bir Suriyeli için 2022 yılında 16.066 TL idari para cezası uygulanacaktır.

SORU  (9) : Tekstil Üretimi Yapan İşyerimizde Yaklaşık 100 İşçi Çalışmaktadır. İşyerinde Mesleki ve Teknik Okul Öğrencilerine Staj Yaptırmak Zorundamıyız? (S…/Bursa)

CEVAP (9): Öğrenim durumu hali hazırda devam eden ve okul öğreniminin yanında okulda öğrenilen teorik bilgilerin pratiğe dökülerek tecrübe kazanılmasını sağlayacak şekilde işletmelerde haftanın belirli günleri yarı zamanlı yapılan çalışmaya staj denir. Okulda öğrendiği bilgileri çalışma hayatında pekiştirmek için haftanın belirli günleri yarı zamanlı olarak işletmelerde staj gören kişiye stajyer denir. 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanun’nun,  18’inci  maddesi gereği on ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları personel sayısının yüzde beşinden az olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi, mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumu öğrencilerine staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırmak zorundadır. Öğrenci sayısının tespitinde kesirlerin tam sayıya tamamlanacaktır.  Bu işletmeler mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumu öğrencilerine staj yaptırabileceklerdir. Madde metninde yer alan yaptıracağı/yaptırabileceği ibarelerinden, mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi, mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumu öğrencilerine staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırmanın zorunlu olduğu, ancak, mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumu öğrencileri için ihtiyari olduğu anlaşılmaktadır. İşletmelerdeki personel sayısının tespitinde her yılın Ocak ayı, yaz mevsiminde faaliyet gösteren işletmelerde Temmuz ayı esas alınır. Beceri eğitimi uygulamasına da öğretim yılı başında başlanır. On ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerince her yıl şubat ayı içerisinde il millî eğitim müdürlüklerine ve o ildeki yükseköğretim kurumlarına bildirilmektedir. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı mesleki eğitim veren okullardaki kurullar tarafından Nisan ayında yapılan toplantılarda stajyer öğrenci gönderilecek firmalar belirlenmekte ve kurul tarafından bu firmalarla iletişime geçilmesi sonucu, firmalar başvuruda bulunan öğrencileri stajyer olarak kabul etmektedirler. Firma, zorunluluk kapsamında çalıştırması gereken stajyer öğrencileri kabul etmezse ise aynı Kanunun 24’üncü maddesi gereği mesleki eğitime katkı payı ödemek zorundadır. Kanun hükmü gereği on ve daha fazla personel çalıştıran ve Milli Eğitim Bakanlığınca işletmelerde mesleki eğitim kapsamına alınan, ancak, beceri eğitimi yaptırmayan işletmelerin, beceri eğitimi yaptırması gereken her öğrenci için eğitim süresince her ay 18 yaşını bitirenlere ödenen asgari ücretin net tutarının 1/3’ü nispetinde, yirmi ve daha fazla personel çalıştırılması halinde 2/3’ü nispetinde Saymanlık hesabına para yatırmakla yükümlü tutulmaktadırlar. Ancak mesleki eğitim şartlarına sahip olan işletmelere Bakanlıkça öğrenci gönderilememesi halinde bu işletmeler katılma payı ödemek zorunda değildir. Özetle; işyeriniz stajyer öğrenci gönderilecek firma olarak belirlendi ise işyerinde mesleki ve teknik okul öğrencilerine staj yaptıracaksınız ya da mesleki eğitime katkı payı ödeyeceksiniz.

SORU  (10) : Bu Yıl Stajyerlere/Çıraklara Ne Kadar Ücret Ödeyeceğiz? Devlet Katkısı Devam Ediyormu? (B…/Gaziantep)

CEVAP (10): 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun, 25’inci maddesine  göre, işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumlarında staj veya tamamlayıcı eğitim gören öğrencilere asgari ücretin net tutarının; yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işyerlerinde yüzde otuzundan, yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde yüzde onbeşinden, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde otuzundan, kalfalık yeterliğini kazanan mesleki eğitim merkezi 12’nci sınıf öğrencilerine asgari ücretin yüzde ellisinden aşağı ücret ödenemez. Kanun hükmü gereği;

  • 20’den az çalışanı olan işyerlerinde stajyerlerin ücreti asgari ücretin net tutarının en az %15’i, (ödenecek net ücret: 638,01)
  • 20 ve üzeri çalışanı olan işyerlerinde stajyerlerin ücreti asgari ücretin net tutarının en az %30’u, (ödenecek net ücret: 1.276,02)
  • Çırak ve aday çırak statüsünde mesleki eğitim görenlere asgari ücretin net tutarının en az %30’u, (ödenecek net ücret: 1.276,02)
  • Kalfalık yeterliliğini kazanan mesleki eğitim merkezi 12. Sınıf öğrencilerine asgari ücretin net tutarının en az %50’si (ödenecek net ücret: 2.126,70) ücret olarak ödenmelidir.

3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun, Geçici 12’nci maddesi gereği; Mesleki eğitim gören, staj yapan öğrencilerin bu eğitimi işletmesinde tamamlamasını sağlayan işverenlere devletin desteği 2021-2022 öğretim yılında da devam edecektir. Mesleki eğitim merkezi öğrencilerinin mesleki eğitimlerini gerçekleştirdikleri işletmelerdeki işverenlere, ödenecek ücretin tamamı destek olarak verilecektir. Diğer eğitim kurumlarında/okullarda öğrenim gören ve işletmelerde staj yapacak öğrencilere işletmedeki çalışan sayısına göre devlet desteği tutarı:

  • 20’den az işçi çalıştıran işletmelerde stajyere ödenecek asgari tutarın 3’te 2’si devlet tarafından karşılanacaktır.
  • 20 ve üzerinde işçi çalıştıran işletmelerde stajyere ödenecek asgari tutarın 3’te 1’i devlet tarafından karşılanacaktır.

 

KAYNAKÇA

 

  • Cumhur Sinan ÖZDEMİR, Soru ve Cevaplı Yabancıların Çalışma İzinleri, Ocak 2008
  • Cumhur Sinan ÖZDEMİR, Soru ve Cevaplarla Sosyal Güvenlik Reformu, Eylül 2008
  • Cumhur Sinan ÖZDEMİR, İş Kanununa Göre İdari Para Cezaları, Şubat 2009
  • Cumhur Sinan ÖZDEMİR, Açıklamalı, İçtihatlı İş Mevzuatı Rehberi, Mayıs 2011
  • Cumhur Sinan ÖZDEMİR, Yargıtay Karar İçtihatlı, Açıklamalı İş Kanunu, Mart 2012
  • Cumhur Sinan ÖZDEMİR, Soru-Cevap ve İçtihatlı İş Mevzuatı Rehberi, Mayıs 2018