Kayıt Dışı İstihdam İddialarında Zamanın Önemi Üzerine
Son yıllarda birçok proje, program, teşvik ve yöntemlerle kayıtlı istihdam desteklenmekte gerek kamu kurumları gerekse çalışma hayatı ile ilgili sivil toplum örgütleri tarafından paneller düzenlenmekte, kamu kurumları tarafından rehberlik faaliyetleri yürütülerek işverenler, işçiler, mali ve hukuki müşavirler konu ile ilgili tüm paydaşlar bilgilendirilmektedir. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz üzere bu çabaların faydası meyvelerini vermekte ancak yine de kayıt dışı istihdama ilişkin Kurumların faaliyet raporları incelendiğinde çok sayıda ihbar ve şikayetin de mevcut olduğu bilinmektedir.
İhbar ve şikayetler için gerekli soruşturmalar ilgili mevzuat hükümlerine göre yasal teknikler kullanılarak yürütülmekte, elde edilen bilgi ve belgelere göre de neticelendirilmektedir. Çoğunlukta sigortalılar yapılan incelemelerden memnun olsalar da iddialarıyla ilgili diledikleri sonucu alamadıkları taktirde de bir memnuniyetsizlik oluştuğu gözlemlenmektedir. Ancak neticede bu ihbar ve şikayetler mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılmaktadır.
Burada kayıt dışı istihdama ilişkin yapılan ihbar ve şikayetlerin içeriklerinin çok önemli olduğu unutulmamalıdır. İhbar ve şikayetlerde en önemli unsurlardan bir tanesinin de başvurunun tarihi, yaşanan sorunu müteakip ne kadar süre sonra yapıldığı ve zamanıdır. Çoğunlukla başvurucular zaman meselesini çok önemsemeksizin başvurularını yapmakta ve netice istedikleri gibi sonuçlanmadığı zaman da memnuniyetsizliklerini dile getirmektedirler.
Kayıt dışı istihdamla ilgili yapılan başvurunun zamanı hem Sosyal Güvenlik Denetmenleri ve Sosyal Güvenlik Müfettişlerinin yürütecekleri soruşturmalarda hem de yargıya yapılan başvurularda son derece önemlidir. Başkaca bir yazımızda Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan kayıt dışı istihdam iddialarında zamana ilişkin hususu ele alacağız ancak burada örnek teşkil etmesi adına bu konuda içtihat metni niteliğinde bir yargı kararını sizlerle paylaşmak isterim. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 2015/18881 esas, 2019/189303 karar numaralı içtihat metninde başvurucu 22.06.2007-26.08.2010 tarihleri aralığında çalıştığı işyerinde sigortalı olmasına karşılık sigorta primlerine esas kazançları yönünden bir kayıt dışılık olduğunu, sigorta primlerine esas kazançlarının eksik bildirildiğini, gerçek düzeylerinden bildirimlerin yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatillerde yapılan çalışmaların karşılığının ödenmediğini ve çalışmalarıyla ilgili başkaca hususları da belirterek davacı olmuştur. Ancak davacı burada fesih tarihinden itibaren yaklaşık 3,5 yıl sonra başvuru yapmıştır.
Ayrıca yapılan incelemede dava dosyasında sigortalının işten ayrıldığı 26.08.2010 tarihinde kendi el yazısıyla yazıp imzaladığı bir istifa dilekçesinin olduğu ve bu dilekçede kendi isteğiyle herhangi bir haklı fesih nedeni göstermediği, sadece işten ayrılmak istediğini belirttiği görülmüştür.
Bu hususlara istinaden Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından fesihten yaklaşık 3,5 yıl sonra dava dilekçesinde dile getirilen SGK primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmadığı, ulusal bayram ve genel tatillerde yapılan çalışmaların karşılığının ödenmediği ve sefer primlerinden haksız kesinti yapıldığı şeklindeki iddialar, “haklı neden içermeyen feshe sonradan haklılık kazandırma çabası niteliğinde olup”, hukuken sonuca etkisi bulunmadığı, bu nedenle, davacının iş akdini yazılı ve haklı neden içermeyen istifa dilekçesi ile kendisinin sona erdirdiği kabul edilerek, şartları bulunmayan kıdem tazminatı talebinin reddinin gerektiğine karar vermiştir.
Burada yer alan kararda da görüldüğü üzere başvurucuların iddialarıyla ilgili işten ayrılmadan önce gerekli ihbar ve şikayetlerini yapmalarının, işten ayrılma durumlarında ise de işten ayrıldıkları tarihte gerekli fesih bildirimlerini yasal yollardan yapmalarının faydalı olacağı aşikardır. Ayrıca çalışanların istifa dilekçelerinde muhakkak suretle var ise haklı feshe ilişkin iddialarını nedenleriyle belirtmeleri ve işverene bildirimi bu şekilde yapmaları çok daha etkili ve faydalı olacaktır. Vatandaşların bu hususların hiçbirine dayanmadan, aradan uzun yıllar geçtikten sonra yaptıkları başvuruların burada yer alan örnekte de görüldüğü üzere diledikleri neticeyi alamamalarına sebep olacağını göz ardı etmemeleri gerekmektedir.