Tariff Wars: Return Of The Trump (Tarife Savaşları: Trump’ın Dönüşü)! Dünya Ekonomisi Üzerine Güncel Bir Değerlendirme

Star Wars: Return Of The Jedi (Yıldız Savaşları: Jedi’ın Dönüşü) filmi dünya sinemasının ikonikleşmiş - benim de severek izlediğim - filmlerinin başında gelmektedir. Serinin bu filmi; ölüm yıldızının ve kötü Galaktik İmparator'un yok edilmesiyle, Darth Vader'ın Anakin Skywalker olarak kurtarılmasıyla, Luke Skywalker'ın artık eğitimini-sınavını geçerek tam teşekküllü bir Jedi Şövalyesi olmasıyla ve galakside her şeyin yoluna girmesiyle sona ermiştir.
Günümüz dünya ekonomik gelişmeleri ile bağlantı kurarak bu şekilde bir yazı başlığı ve giriş paragrafı ile konuya girme nedenim ise; Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.) Başkanı Donald Trump’ın kendini adeta bir “Jedi Şövalyesi” gibi görüp, A.B.D.’yi kurtarma amacıyla A.B.D.’nin yeni “Kurtuluş Günü” olarak tanımladığı 2 Nisan 2025 tarihinde açıkladığı tarifelerle dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesine basbayağı tarife savaşı açmış olmasıdır.
Peki gerçekten de Trump bu hamleyle, benim benzetme yaparak açıkladığım “Yıldız Savaşları: Jedi’ın Dönüşü” filmindeki Jedi Şövalyesi Luke Skywalker gibi kendi deyimiyle ekonomik anlamda bugüne kadar sömürülen ve ikili anlaşmalardan hep zarar gördüğünü iddia ettiği A.B.D.’yi kurtardı mı? Ya da kurtarabilecek mi? Ve bu süreçte gelecekte dünya ekonomisini neler bekliyor? İşte bir maliyeci gözüyle bu sorulara cevap bulabilme ümidi bu yazıyı kaleme alma nedenlerim olmuştur.
2 Nisan 2025 Süreci ve Yaşananlar
Üzerinden 1 ay gibi bir süre geçtikten sonra artık daha yorumlanabilir ve analiz edilebilir bir aşamaya geldiğini düşündüğüm için süreçte yaşananlar ile ilgili bir giriş yapıp daha sonra tetkik etmek daha sağlıklı çıkarımlar yapmama yardımcı olacaktır.
A.B.D. Başkanı Trump'ın kendi deyimiyle "Kurtuluş Günü" olarak nitelendirdiği 2 Nisan'da açıkladığı karşılıklılık esaslı tarifeleri ve değişkenlikler içeren ticaret politikasına özellikle Çin'in sert yanıt vermeyi devam ettirmesiyle tüm dünya ülkeleri ve piyasaları ile uluslararası kuruluşlar küresel ekonomiye yönelik gerek büyüme ve enflasyon gerekse de istihdam faktörleri açısından çok da iç açıcı olmayan tahminlerde bulunup bunun tüm dünyada bir resesyona yol açacağına işaret etmektedirler.
Bu endişelerin üzerine A.B.D. Başkanı Trump; 2 Nisan'da açıkladığı karşılıklı tarifeler sonrasında müzakere etmek isteyen ve misilleme açıklamayan ülkeler için ek tarifelerin 90 gün süreyle askıya alınacağını açıkladı ve bu süre zarfında ülkelere yüzde 10'luk temel tarife oranının uygulanacağını bildirdi.
Ancak bu Çin için geçerli değildi. Adeta karşılıklı tarife oranlarının açık arttırmadaymış gibi yükseltilmesi ile A.B.D.’nin Çin'den ithal ettiği bazı ürünlerde toplam gümrük tarifesi yüzde 245'i buluyor. Çin'in ABD'den ithal ettiği ürünlere uyguladığı tarifeler ise yüzde 125 seviyesine ulaşmış durumda.
Bu bölümü toparlayacak olursak şunu diyebilirim ki; Trump, ülkesinin ticaret politikası için "Büyük Gün" ve "Kurtuluş günü" gibi manşetlik ifadelerle adlandırdığı 2 Nisan'da aslında tüm dünyaya uluslararası ticarette ülkesine adil davranılmadığını sert bir şekilde hatırlattığını ifade etmektedir.
Peki Trump ve A.B.D. Yönetimi Tarife Savaşları ile Neyi Planlıyor?
Trump, çok uzun yıllardan beri diğer ülkelerin A.B.D.'yi "sömürdüğünü" iddia ediyor ve tarifelerle, özellikle Çin, Japonya ve Avrupa Birliği (AB) gibi büyük ticaret ortaklarına karşı ekonomik bir denge kurmayı ve tekrar ana aktörün kendisi olduğunu hatırlatmayı istiyor.
Yeni A.B.D. yönetimi üretim kapasitesini artırmayı ve iç pazarı yabancı rekabetten korumayı amaçlıyor. Bu amaçla yürürlüğe konulan yeni gümrük tarifeleri ile de ülkede istihdam oluşturmak ve istihdamı korumak, yerli ürünleri daha rekabetçi hale getirerek sanayi kapasitesini artırmak ve hanelerle şirketler için yatırımları finanse ederek gelirleri artırmak gibi hedefleri gerçekleştirmeyi planlıyor.
Kanada ve Meksika ile başlayan özellikle Çin’e uygulanan tarifelerle de ortalığın toz dumana döndüğü dünya ekonomik ortamında Trump bunu sadece ekonomik amaçla değil aynı zamanda diplomatik üstünlük ve ulusal güvenlik için de yaptığını deklare ediyor.
Bu amaçla Trump, ulusal güvenlik ihtiyaçları söz konusu olduğunda ABD'nin rakip ülkelere bağımlılığını azaltmak ve ülkenin güvenlik çıkarlarını savunmak için de ekonomik yaptırımlardan faydalanmayı tercih ediyor.
Trump mevcut tarife ve vergi sisteminin A.B.D. ekonomisine zarar verdiğini, özellikle imalat sektöründe iş kayıplarına yol açtığını ve dışa bağımlılığı artırdığını iddia ediyor. Bu amaçla da üretim kapasitesini artırmayı ve iç pazarı yabancı rekabetten korumayı amaçlayan Trump, tarifeleri bir araç olarak kullanma stratejisi ile dünya ekonomisini yeniden şekillendirmeyi hedefliyor.
Trump’ın yukarıda saydığım amaçları hedeflerken büyük bir sorunla karşı karşıya kalma ihtimali de bulunuyor. Nedir bu tehlike? Maliyet artışları ile ortaya çıkabilecek enflasyon. Çünkü ithalata bağlı sektörler ile bu sektörlerle ilintili ara malı üretimi misyonuyla üretim yapan işletmelerde maliyet artışı ile karşılaşılması muhtemel bir senaryo olarak kendini göstermektedir.
Ortaya konulan bu tarife hamleleriyle Trump ve yeni A.B.D. yönetimi de aslında bir gerçeklik olarak da bilinen ucuz iş gücü arayışı için özellikle Uzak Doğuya üretimini yönlendiren büyük Amerikan şirketlerini de tekrar A.B.D. topraklarında üretim yapmaya zorlamaya çalışıyor.
A.B.D.’nin büyük şirketlerinin üretimi Uzak Doğuya özellikle Çin’e taşıması bununla birlikte Çin'in ucuz malları ve şirketlere sağladığı sübvansiyonlar, A.B.D.'nin teknolojik ve ekonomik üstünlüğünü tehlikeye düşürüyor. Bu sebeple yukarıda bahsettiğim üzere topyekün baktığımızda yalnızca ekonomik bir araç olmanın ötesinde, jeopolitik bir silah ve müzakere aracı olarak da kullanılan tarifeler, özellikle Çin'in küresel ekonomideki yükselişini frenlemeyi amaçlıyor, diyebiliriz.
Sonuç Yerine
Yazımın sonuç bölümüne geldiğimde artık yazımın girişinde bahsettiğim gibi Trump acaba kendisinin “iddia ettiği gibi” ekonomik anlamda hep veren taraf da olan, sömürülen ve zarar gören bir A.B.D.’yi “Star Wars: Return Of The Jedi (Yıldız Savaşları: Jedi’ın Dönüşü) filmindeki Jedi Şövalyesi Luke Skywalker gibi kurtarabilecek mi?” İşte açıkladıklarım ve değerlendirmelerimden sonra bunun kararını verecek olan ise biraz daha zamana bırakarak sonuçlarını görmek olacaktır.
Bu anlattıklarımdan sonra bir toparlama paragrafı gibi yapacak olursak şunu diyebiliriz ki; Trump, iç pazarını yabancı rekabetten koruyarak ülkesinin üretim kapasitesini arttırmayı akabinde dış ticaret açığını azaltmayı buradan aldığı güçle ülkesinde vergi indirimlerine yol açmayı, tüm dünya ülkeleri üzerinde bir diplomatik koz yaratarak Çin’in küresel ekonomideki yükselişine de dur demeyi amaçlıyor.