GÖSTERİŞLİ KADIN ALGISI: İMGELER, TOPLUMSAL KALIPLAR VE GERÇEKLİKLERİ 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NDE YENİDEN GÖZDEN GEÇİRMEK

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde, gösterişli kadın algısını toplumsal cinsiyet kalıpları ve kadın emeği perspektifinde analiz ediyoruz. Toplumsal gerçekliklerin algısal düzeyi üzerine bir değerlendirme.

GÖSTERİŞLİ KADIN ALGISI: İMGELER, TOPLUMSAL KALIPLAR VE GERÇEKLİKLERİ 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NDE YENİDEN GÖZDEN GEÇİRMEK

Kilo takıntıları, instagram filtreleri, makyaj, estetik gibi kaygılar ne zamandan beri günlük hayatın önemli bir parçası hâline geldi? Kadınlarda beden özgüven eksikliğine, beden algı bozukluğuna, yeme bozukluğuna sebebiyet verecek güzel kadın ölçüleri kim tarafından matematiksel olarak hesaplandı ve dikte edildi? Medyada, reklamlarda ve popüler kültürde; onca estetik operasyon, kürkler, ölçüsüz dekolteler, mücevherler kadının değerini sıkça görünüşüyle tanımlayıp kalıplaşmış bir gösterişli kadın imgesi yaratırken onun emeğini, mücadelesini ve üretkenliğini geri planda mı bıraktı?

Gösterişli kadın imajı üzerinden kadın metalaştırılarak eril bakışa tabi tutulmuş, kapitalist toplumda tüketici olarak baştan çıkarılmaya uygun delişmen tüketici kadın imgesi yaratılmış, kadının özgüveni ve kendinden eminliği; kapitalin ve eril bakışın dikte ettiklerine hapsedilmiştir.

Geçmişten günümüze yaratılmış gösterişli kadın idealleri bulunmaktadır. Yaratılan idealler, bazı kadınların plastik cerrahilerin kapılarını aşındırmasına ve yaşlanmayla barışmayı reddetmesine sebep olmuştur. Kimi kadınlar toplumda beğenilen kadın imgesini satın almanın ataerkiden hınç almanın bir yolunu sunduğunu, sınıf ve cinsiyet normlarına hapsedilmeye karşı cesur bir reddediş, meydan okuma ve cüretkârlık olduğunu, kimi kadınlarda diretilen ya da dayatılan herhangi bir şey olmadığını kendilerini bu şekilde daha iyi ve güzel hissettiklerini, tüketiciliğe ya da popüler kültüre bir boyun eğiş olmadığını savunmuştur.

Toplumsal cinsiyet rolleri ve empoze edilen bir çok imge, gösterişli kadınının emeği ve mücadelesini göz ardı etmiş, kadını sofistike bir cazibeye sahip olmaktan ibaret kılmış, tüketime sunulan gösterişli yaşam tarzı ile suni ve yüzeysel bir hayat yaratmış, ağırbaşlı, latif ve iddiasız olanı küçümseyen bir forma dönüştürmüştür. Aynı roller ve imgeler, emekçi kadınları görünmez kılmış, sosyal medyada günden güne abartılan ve pompalanan zengin kadının gösterişli evini, arabasını, mücevherlerini, kıyafetlerini yoksul kadınların gözlerine sokmuş, yoksul kadınların birey olarak kimliklerinin daha da geri planda kalmasına ve yoksul kadınlarda düşük benlik imajına neden olmuştur. Tüm bu roller, imgeler, göstergeler birileri tarafından belirlenen güzellik normlarına uymasa da özgüvenli ve saygın kadınların da gösterişli olduğunu, hiçbir şeyin kadınları aldıkları iyi bir eğitim ve hayat boyu verdikleri ve verecekleri mücadele kadar güçlendiremeyeceğini unutturmuştur.

Bir uçta kanaatkâr, iki yakayı bir araya getiren, indirim takip eden ve eşya onaran cefakâr kadın temsilleri, diğer bir uçta yaşlanma karşıtı kremler ile aldatılan, ayakkabı takıntılı kapitalist düzenin yerini sağlamlaştıracak alışveriş kolik sadece güzellikten ibaret gösterişli kadın temsilleri…

Bir uçta kürkler, satılsa değerinin ne kadarını kaybedeceğinin sahibinin asla umurunda olmadığı mücevherler, inciler; diğer bir uçta el örgüsü koyu renkli yelekler, içi boş parfüm şişeleri, satınca değerini kaybetmesin diye gösteriş amaçlı değil tasarruf amaçlı işçiliği az altın bilezikler…

Toplumsal cinsiyet rolleri bu şekilde iki uç yaratmakta, bu iki ucun gündelik hayatta birbiri içinde harmanlanabileceğini gösteren imgeler ve temsilleri yok etmektedir. Kadınların geçmiş ve bugünleri hakkında birçok şey söyleyen binlerce çağrışımla yüklü imgeler bu iki uca hizmet etmekte ve bilinçlerimize bir şekilde yerleştirilmektedir.

Örneğin; orta ya da alt sınıf insanların öykülerinin anlatıldığı yerli dramalarda kadınların çoğu el örgüsü, koyu renkli yelekler giymektedir. Bu televizyonun ikonik gösterge sistemi içinde bir ev giysisi olmasının ötesinden bir anlama sahiptir. Bu yelekler, sobalı evde yaşayan kadınların yoğun olarak kullandığı gündelik giysilerdir. Bu giysiler oturma odası gibi bir evde tek sıcak olan ortamda rahatlıkla çıkarılır, görece soğuk olan mutfağa ya da banyoya gidildiğinde ise giyilir. Bu yelekler kolsuzdur fakat sıcak tutar, alttaki giysilerin kollarının da kolaylıkla kıvrılabilmesine imkân tanır. Her yanı eşit olarak ısıtılma olanağına sahip bir konakta yalnızca evde çalışan kadınların bu giysileri kullanmaları ise çok sayıda insanı çalıştıracak ekonomik güce sahip ayrıcalıklı bir kadın zümrenin, çalıştırdığı kadın ile olan farklılığını basit bir biçimde ortaya koyan bir göstergedir. Göstergeler sınıflı toplum yapısını besleyecek kadar çoktur.

Kimden ve nereden miras kaldığı belli olmayan, kültürde kalıcı ve yapısal bir deformasyon yaratacak bu “gösteriş” kavramını medya elindeki aygıtlarla kullanarak bireyleri etkilemiş ve içinde yaşanılan kültürün zengin kadın ve fakir kadın temsilleri arasındaki uçurumu açmıştır. Ana akım ya da dijital medya, benlik saygısını yitirmiş, popülarite için etik ve ahlaki davranış biçimlerinde bulunmadan lüks yaşantıya sahip olmuş kadın temsillerini gözümüze sokmuştur.

Günümüz dünyasında; 8 Mart tarihinin manası da “gösteriş” kavramından nasibini almıştır. Bu günün toplumda yaratılan ve dayatılan gösteriş kavramından uzak tutulması ve hatta korunması gerekmektedir.

Kimi kaynaklara göre 1857’deki kimi kaynaklara göre ise 1908’deki grevde fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçinin yaşamını yitirdiği trajik güne ithafen kabul edilen kökleri kadın işçi hakları hareketine dayanan 8 Mart tarihi; “gösterişli” bir kutlama günü değil bir anma günüdür.

8 Mart tarihi trajik bir gün…Yüzeysel kutlamalar, koparılmış çiçekler ve sosyal medya paylaşımlarının gölgesinde kalmasın. Bu günde kadın değeri salt dış görünüşü ile değil emeği, mücadelesi ve üretkenliği ile anılsın. Bu gün yüzeysel kutlamalar ile geçiştirilmesin, bu güne özel kozmetik ürünlerinde yüzde elli indirim var diye sevinmeyelim, lüks restoranlarda aldığımız pahalı hediyeleri sosyal medyada hemcinslerimizin gözüne sokmayalım.

8 Mart tarihinde kadınların eğitim görmesinin ve iş gücüne katılmasının, kadınlara kendi hayatları üzerinde güç ve kontrol sahibi olma ve stratejik seçimler yapma yeteneklerini kazandıracağını konuşalım. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendisinin güçlü olmasının ailesinin ve toplumun güçlenmesi bakımından son derece elzem olduğunu idrak edebilmiş kadınları konuşalım.

Mutlu, özgüvenli, üretken ve güçlü kadın;

Güçlü ve müreffeh bir toplum demektir.

Kadınlar, kadın olduğu için değil insan olduğu için kıymetlidir.

                                                                                                          Yaprak TAŞDEMİR

 

 

Kaynakça

Carol Dyhouse. Gösteriş, Kadınlar, Tarih, Feminizm.

E. Melek Cevahiroğlu Ömür, Hollywood Gösterişi, Kadın (C)esareti

Sevilay Çelenk. Televizyon, Temsil, Kültür, 90’lı Yıllarda Sosyokültürel İklim ve Televizyon İçerikleri. Ütopya Yayınevi. Ankara.