2022 Yılı Personel Ücretlerinde Yaşanan Bazı Sorunlar Üzerine

2022 Yılı Personel Ücretlerinde Yaşanan Bazı Sorunlar Üzerine

Bilindiği üzere Sosyal Güvenlik Kurumu’nda görevli Sosyal Güvenlik Denetmenleri, hem kendi mevzuatları hem de iş mevzuatları gereği teftiş yetkisine sahip oldukları için yaptıkları denetim ve rehberlik faaliyetlerinde piyasayı ve piyasada oluşan koşulları gözlemleme şansı bulabilmektedirler. Bu yazıda da 2022 yılında uygulanacak olan asgari ücretin personel ücretleri üzerindeki etkisi, piyasa koşullarında ücretlerin belirlenmesinde yaşanan durumlar, yapılan gözlemler neticesinde karşılaştırmalı bir şekilde ele alınarak değerlendirilecektir.

Her yıl ülkemizde uygulanacak asgari ücretin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu üyeleri ve katılımcıları çeşitli toplantılar düzenleyerek asgari ücreti belirlemektedir. Komisyon, piyasa koşullarında yer alan tüm paydaşların görüşlerini, yıl içerisinde yaşanan ve bir sonraki yıl içinde oluşabilecek ekonomik koşulları da göz önünde bulundurarak çalışmalarını yürütmektedir. Yapılan çalışmalar neticesinde ise belirlenen asgari ücret bir sonraki yılbaşından itibaren uygulanmak üzere de kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır.

Öncelikle 2021 yılında asgari ücret ülkemizde brüt 3.577,50 TL, net olarak ise asgari geçim indirimi dahil en az 2.825,90 TL olarak uygulanıyordu. 2022 yılında ise asgari ücret brüt 5.004 TL, net 4.253,40 TL olarak belirlendi. Burada ilk göze çarpan unsur 2021 yılında asgari geçim indirimi uygulaması söz konusu iken 2022 yılında bu uygulamaya son verilmiş olmasıydı. Dolayısıyla kurumların ve işletmelerin personel, bordro, özlük işleri çalışanlarının ilk başta zorlandıkları ve kafa karışıklığına neden olan mesele asgari geçim indirimiydi. Ancak bu uygulamaya 2022 yılı itibariyle son verildi.

Asgari ücret belirlendikten sonra özel sektör işverenlerinde de 2022 yılı için çalışanlarına verecekleri zamlı ücretler konusunda tereddütler hasıl olmaya başladı. Burada da özellikle bir önceki yıla göre 2022 yılı net asgari ücretinin %50,05 oranında arttırılması öne çıktı. Aynı zamanda TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Tüketici Fiyat Endeksi, halk arasında enflasyon olarak takip edilen oran ise 2021 yılı için yıllık %36,08 olarak açıklandı. Asgari ücretin oransal olarak tarihi bir seviyede arttırılmasına müteakip işverenlerin üzerindeki yükün azaltılması için hem çeşitli teşvikler açıklandı hem de asgari ücret üzerindeki gelir vergisi ve damga vergisi kaldırıldı. Normalde piyasa koşullarında zamlar ve ücretler belirlenirken genellikle şirketin karlılığı, bir önceki yıl enflasyon oranı, çalışanların performansları, kıdem ve unvanları, sektörde benzer iş kollarında oluşan ücretler ve benzeri kriterlere göre zamlar yapılmakta idi. Ancak asgari ücretteki tarihi artış ve açıklanan enflasyon oranları, kimi işverenlerin çalışanlarının 2022 yılı zamlı ücretlerini belirlerken kıstas olarak neyi belirleyecekleri konusunda tereddütler oluşturmaktadır.

Bu durumun özellikle 2021 yılı içerisinde asgari ücretle çalışmayan, asgari ücretin üzerinde ücret alan personellerin 2022 yılı ücretlerinde soru işareti oluşturduğu söylenebilir. Dilerseniz bu meseleyi projeksiyonlar geliştirerek somutlaştıralım. Örneğin bir özel sektör işvereni, işyerinde büro personeli olarak çalışan bir işçisine 2021 yılında net olarak 3.400 TL ödeme yapsın. Bu personelin ücreti 2021 yılının asgari ücretine göre %20 daha fazlaydı. İşçi bu durumda asgari ücretten %20 daha fazla ücret aldığını ve dolayısıyla sarf ettiği emeği gereği asgari ücretle çalışmaması gerektiğini düşünmektedir. 2022 yılında ise net asgari ücret 4.253,40 TL oldu. Bu durumda işveren yasalar gereği asgari ücretten daha az bir ücret ödeyemeyeceğine göre işçinin 3.400 TL olan ücretini 4.253,40 TL olarak uygulasa %25,1 dolaylarında bir zam yapmış olacak. Tamda bu noktada işverenlerin ve işçilerin ücret düzeylerinde anlaşmazlıkların ortaya çıkmaya başladığını söyleyebiliriz. Çünkü pek çok iş kolunda ve özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde, işveren işçisine geçen seneye göre bu sene asgari ücret verse %25,1 zam yaptığını, asgari ücretin ciddi bir oranda arttığını, bu oranda ücretini arttıramayacağını, bu duruma göre artık işçisine asgari ücret olan 4.253,40 TL ödeme yapabileceğini belirtmektedir.

Daha iyimser bir tutum sergileyip bir başka projeksiyon geliştirelim. İşverenin, bu işçisine asgari ücret vermediğini, 2021 yılı ücretinin üzerine yıllık enflasyon oranı kadar zam yaptığını kabul edelim. Bu durumda ise bu çalışanın 2022 yılı net ücretinin 4.626,72 TL olması gerekmektedir. İşveren enflasyon kadar zam yaptığını, işçisine asgari ücretten daha fazla bir ücret verdiğini düşünmektedir. Peki bu durumda çalışan ne düşünecektir? Çalışan, 2021 yılında asgari ücretten %20 daha fazla ücret aldığını, sarf ettiği emeği, nitelikleri ve eğitim durumu gibi kişisel özellikleri gereği zaten asgari ücretle çalışmaması gerektiğini düşünmekteydi. Bu durumda ise 2022 yılında çalışana asgari ücretin artış oranı kadar veya bu oran dolaylarında bir zam yapılmadığı sürece, geliştirdiğimiz projeksiyonlara göre ya asgari ücretle çalışacak ya da enflasyon oranı kadar zam alsa asgari ücretin yaklaşık %9 fazlası bir ücret almak durumunda kalacaktır. Burada da işçi artık kendisinin de asgari ücretle veya asgari ücrete yakın bir ücretle çalıştığını düşünecek, bu durumda işçi açısından işin sahiplenilmesi, aidiyet duygusu, zihinsel ve manevi olarak işyerine bağlılık, işin yürütümü için gerekli olandan daha fazla özenin gösterilmesi ve şirketin hedeflerine ulaşması konusunda isteklilik ve kararlılık gibi örneğini arttırabileceğimiz pek çok unsurun olumsuz etkilenebileceği değerlendirilmektedir.

Burada ele aldığımız örnekler birer projeksiyon olsa da piyasa koşullarında özellikle küçük işletmelerde sıklıkla yaşanan, işçi ve işvereni karşı karşıya getirip çalışma barışını bozabilecek konulardandır. Özellikle işin yürütümü açısından işverenlerin ücret düzeylerini belirlerken sadece asgari ücreti, enflasyon oranını baz almayıp piyasada oluşan ücret düzeylerini, meslek odalarının belirlemiş olduğu ücret düzeylerini, çalışanların özel durumlarını, eğitim seviyelerini, kıdemlerini, işletmeye kattıkları katma değeri, yıl içinde oluşabilecek ekonomik durumları da göz önünde bulundurmaları çalışma barışı açısından daha sağlıklı olacağı değerlendirilmektedir.