Bacasız Sanayi Beklentileri Karşılayamayabilir

Bacasız Sanayi Beklentileri Karşılayamayabilir

Rusya, uzun süredir bulunduğu coğrafyada yayılımcı bir politika izliyor. 2014 yılında Kırım’ ı ilhak eden Rusya, yine aynı yılda Donetsk ve Luhansk’ a da gözünü diktiğini belli etmişti. İlgili yerlerde Rus nüfusunu artırmaya yönelik çalışmalar ve bölgenin Ukrayna ekonomisine olan katkısı engellenmek üzere bölgede gerçekleşen ekonomik faaliyetlere daima ket vuracak müdahaleler yapılıyordu. Rusya, birkaç gün önce Ukrayna'nın doğusunda yer alan Donetsk ve Luhansk’ın ayrılıkçıların bulunduğu bölgelerinin bağımsızlığını tanıyarak emellerine bir adım daha yaklaştı. Dün ise sabah erken saatlerde Rusya, Ukrayna’ ya karşı askeri operasyon başlattı.

 Donetsk ve Luhansk’in yer aldığı Donbas bölgesinin, her iki ülke için de önemli olması tesadüf değil. Çünkü geniş kömür yataklarına sahip olan Donbas'ta madencilik ve çelik üretimi önemli gelir kaynakları arasında başı çekiyor. Bölgenin sanayi kompleksi; yakıt ve enerji, metalurji, tarımsal sanayi ve emtia üreten tesisleri içermekte. Donbas, işletmelerin üretim ve ekonomik faaliyetlerden elde ettiği ihracat karları bakımından Ukrayna’daki diğer bölgeler arasında ilk sırada yer almakta.

Ekonomik Anlamda İlk Tepkiler

Rusya’ nın Donetsk ve Luhansk’in bağımsızlığını tanıması hamlesini savaşın başlangıcı olarak nitelendiren bazı ülkeler, peş peşe yaptırım kararlarını açıkladı. ABD ve Avrupa’nın, finansal sisteme dair yaptırımlarını ve Kuzey Akım-2 doğalgaz projesini askıya alma açıklamaları izledi. Askeri operasyonun başlaması ile birlikte ise benzer yaptırım açıklamaları artırılarak yenilendi.

Rusya, bu söylemlere karşı “enerji tedariki” kartını her defasında masaya sürdü. Hatta Putin’ e yakınlığı ile bilinen Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev sosyal medya hesabı üzerinden “Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Kuzey Akım 2 gaz boru hattının onaylanması sürecini durdurmak için bir emir yayınladı. Peki. Avrupalıların çok yakında 1.000 metreküp doğalgaz için 2.000 € ödeyecekleri cesur yeni dünyaya hoş geldiniz!” mesajını yayımladı.

Dün sabah saatlerinde Rusya’ nın Ukrayna’ ya askeri operasyon başlatması ile gözler öncelikle enerji fiyatlarına çevrildi. Brent petrolün varil fiyatı bugün 105 dolara dayandı. Bunun yanında dünyanın önemli tahıl tedarikçilerinden olan Rusya ve Ukrayna arasındaki operasyonun başlaması ile buğday fiyatları, 9,34 dolarla Ağustos 2012'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Dün yüzde 6'ya yakın yükselen buğday fiyatları, haftalık bazda yüzde 16,3, Ocak 2022’ ye göre ise yüzde 21,3 artış kaydetti.

Dünya borsaları ve kripto para birimleri sert düşüşler yaşarken, altının ons fiyatı 1974 dolara kadar yükselerek 18 ayın zirvesini gördü ve altın bir kez daha kripto varlıklara karşı sınavını kazanarak güvenli liman olma özelliğini korudu.

Ülkemizde askeri operasyona ilk tepki, herkesin gözünü diktiği döviz kurunda görüldü. Müdahalenin başlaması ile Dolar/TL, iki ayın ardından ilk defa 14 seviyesinin üzerine çıktı.

Önlem Alınması Gereken Meseleler Var

Türkiye buğday ithalatının yaklaşık yüzde 65’ ini Rusya’ dan, yaklaşık yüzde 15’ ini ise Ukrayna’ dan gerçekleştiriyor. Doğalgaz ithalatımızın yaklaşık yüzde 34’ ü de Rusya’ dan.

Bunların yanında bizim için önemli olan diğer bir mesele, döviz geliri sağlayabilmek adına umutlarımızı bağladığımız “bacasız sanayinin” durumudur. 2022 yılında 45 milyon turist, 35 milyar dolar turizm geliri bekleniyorken, Rusya’ nın Ukrayna’ ya askeri müdahalesi ile bu beklentilerin gerçekleşmeme riski gün yüzüne çıktı. Risk büyük çünkü, 2020 yılında 15,8 milyon kişi ülkemizi ziyaret etmiş ve bu turistlerin 2,1 milyonu Rusya’ dan(1. Sıra), 978 bini ise Ukrayna’ dan(4. Sıra) gelmiş. Covid-19 salgını kısıtlamalarının seyreltildiği 2021 yılında ise 29,4 milyon kişi ülkemizi ziyaret etmiş ve bu turistlerin 4,7 milyonu Rusya’ dan(1. Sıra), 2,1 milyonu ise Ukrayna’ dan(3. Sıra) gelmiş. (Not: Yurt dışında ikamet edip Türkiye’yi ziyaret eden Türk vatandaşları hariç sıralamadır.)

Turizm ile ilgili oluşan diğer bir belirsizlik ise bu sektörün kendi içindeki işleyişi ile ilgili. Turizm bölgelerindeki tesisler tüm hazırlıklarını bugünden yapılan rezervasyonlara ve doluluk oranlarına göre yapar. Bu oranlara göre, çalışacak insan sayısı, yapılacak organizasyonlar vb. belirlemeler yapılır. Mevcut gelişmeler nedeni ile oluşan bu belirsizlik, turizm sektörünü bir kez daha zora sokan başka bir neden.

Hem üretici hem de tüketici enflasyonunun çok yüksek seyrettiği, döviz oynaklığının ve döviz darboğazının yaşandığı ülkemizde, henüz Covid-19 pandemisinin ekonomiye verdiği zarar ile başa çıkılamamışken, bir de enerji ve buğday tedariki ile turizm gelirleri açısından bağlılığımızın yüksek olduğu iki ülkenin içinde bulunduğu durum, ekonomik gelişmelerin bizleri daha da bunaltacağını gösteriyor. Her olasılığı içeren eylem planlarının bugünden hazırlanarak hayata geçirilmesi elzem.