İTALYAN İŞİ DOKUNUŞ: DRAGHI’DEN AB’Yİ KURTARACAK REÇETE VE TÜRKİYE AÇISINDAN FIRSAT ALANLARI

İTALYAN İŞİ DOKUNUŞ: DRAGHI’DEN AB’Yİ KURTARACAK REÇETE VE TÜRKİYE AÇISINDAN FIRSAT ALANLARI

İTALYAN İŞİ DOKUNUŞ: DRAGHI’DEN AB’Yİ KURTARACAK REÇETE VE TÜRKİYE AÇISINDAN FIRSAT ALANLARI

İtalyan bankacı, ekonomist ve siyasetçi olarak adlandırabileceğimiz Mario DRAGHI, 2005-2011 yılları arası İtalya Merkez Bankası Başkanlığını yaptıktan sonra 2011-2019 döneminde de Avrupa Merkez Bankası Başkanlığı (ECB) görevini yerine getirmiştir. Bununla birlikte Şubat 2021-Ekim 2022 arası İtalya Başbakanı olarak görev yapan Draghi, ABD ve Çin ile girilen küresel ekonomi mücadelesinde bu iki büyük güç ile nasıl rekabet edebilecekleri ile çözüm önerilerine ilişkin yaklaşık bir yıl önce Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından kendisinden hazırlanması istenen “Draghi 2024 Raporu” olarak tanımlayabileceğimiz raporu tamamlayarak geçen hafta Avrupa Birliği Komisyonu Başkanına sundu.

Oldukça detaylı bir şekilde hazırlanan Avrupa Rekabet Gücünün Geleceği" başlıklı rapor geniş bir tespit, değerlendirme ve çözüm önerileri bölümlerini barındırıyor, diyebiliriz.

AB’nin dişli rakipleri ABD ve Çin karşısındaki mevcut durumunun fotoğrafını çeken ve önerilerini sıralayan Draghi’nin amacı üst norm veya başlık olarak AB’nin rekabetçi gücünün arttırılması ve Avrupa’nın sürdürebilir refahının devamlığını yükselterek devam ettirebilmesidir.

Enerji maliyetleri, yenilenebilir yeşil enerji, nitelikli iş gücü, bürokratik engeller, yapay zeka ve otomotiv sektörü, uzay, dijitalleşme, yatırım yapılması gereken sektör ve yatırım tutarları ve Avrupa’daki jeopolitik olumsuz gelişmeler gibi alt başlıklara inen Draghi’nin AB için topyekûn bir refah artışı sunan çözüm önerileri ve tavsiyelerinden bazıları şunlardır:

Draghi, küresel ölçekte AB’nin, ABD ve Çin ile yarışabilmesi için daha uyumlu işbirliği içeren bir sanayi politikası, bürokratik engelleri aşan sanayi politikaları ve birazdan da değineceğim gerçekten de büyük ölçekli ki milyarlarca avroyu bulan devasa yatırmalara ihtiyacı olduğunu belirtiyor.

Biraz önce de değindiğim devasa yatırım tutarının ise ABD ve Çin ile rekabet edebilme açısından 800 milyar avro gibi bir tutar olduğunu hesaplamıştır. Bu çok ciddi bir hesaplama olmakla birlikte ortak borçlanma ile bunun finanse edilebileceğini ortaya koymuştur. Bunu ortaya koyarken de dayanak olarak da daha önce Kovid-19 pandemisi döneminde uygulanan Next Generation EU modelini örnek göstermiştir.

ABD ve Çin karşısında en büyük dezavantajlardan birinin yüksek enerji fiyatları olduğunu belirten Draghi, özellikle son 2 yılda ucuz enerji kaynağı olan Rusya’yı da Ukrayna ile yaptığı savaş sonrası kaybettiğini belirtip jeopolitik risklerin enerji alanında Avrupa’yı sarstığını açıklamıştır.

Bir başka tespiti ise nitelikli işgücü kaybı ve yeni nitelikli personel yetişmemesi gibi konuları dile getirmekle birlikte Draghi, yaşlanan ve düşen nüfus oranlarına da dikkat çekmiştir.

ABD ve Çin’in dijital teknoloji ve yapay zekâ gibi konularda AB’yi geride bıraktığını belirten Draghi, AB’nin orta teknoloji şirketleriyle dolu klasik bir sanayi çerçevesinde kaldığı iddiasını açıklarken de son 50 yılda piyasa değeri 100 milyar avronun üzerinde olan tek bir Avrupalı şirket bile kurulmadığını ortaya koyup buna karşılık piyasa değeri 1 trilyon avronun üzerinde olan 6 ABD şirketinin tamamının bu süre zarfında kurulduğuna değinmiştir.

Yeşil enerji ve temiz enerji konularında da rakipleri olan bu iki büyük devin yine gerek otomotiv sektöründe gerekse de temiz enerji üretme aşamasında AB’den önde olduğu tezlerini tespitleriyle ortaya koymuştur.

Draghi’nin Reçetesinden Çıkarımlarım

Draghi, Avrupa Rekabet Gücünün Geleceği" başlıklı raporunda aslında AB’nin ekonomik fotoğrafını çekip gerçekleri ortaya koymuştur. 2. Dünya Savaşından sonra ekonomik olarak hızla gelişen ve bununla birlikte birlik bilinci anlayışını da geliştiren AB, Draghi’nin de tespitlerinde değindiği gibi son 50 yılda güçlü rakipleri ABD ve Çin karşısında çok daha az alanda ve çok daha az büyüme kaydetmiştir. Kendisini bir türlü yenileyemeyen AB bu anlamda bir döngü içerisine girmiş ve yıllardır benimsediği alışılagelmiş ekonomi politikaları ile durağan bir döneme girmiştir. Bu süreçte ABD ve Çin yeşil enerji, elektrikli otomobil, dijital teknoloji gibi alanlarda dünyanın bir numaralı şirketlerini ortaya çıkarıp dünyada egemen ekonomik güçler olarak devamlılığını sürdürmektedirler.

Peki bunlara karşı benim Draghi’nin analiz ve çözüm önerilerinden çıkardığım yer ve yorumum Draghi, özellikle 800 milyar avro gibi devasa bir kamu harcaması, yatırımı önermektedir. Bu da bana 1929 Dünya Buhranını atlatmak için kullanılan Keynesyen politikalar ile 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın kalkınmasının motoru olduğunu söyleyebileceğimiz Marshall yardımlarını hatırlattı. Gerçekten Draghi’nin bahsettiği büyüklükteki bir yardım paketi sınırları çizilmiş ve hedefine odaklı planlı ve programlı sektörlere aktarılıp yararlanılabilinirse bu AB için bir çıkış trendi sağlayabilir

Türkiye Açısından Fırsat Alanları

AB’nin ABD ve Çin karşısında geri kaldığı ekonomik alanlara baktığımızda Draghi’nin önerilerinde yer alan birçok konunun AB’nin Türkiye ile işbirliği yaparak kendini öne çıkaracağı alanlar olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemiz yeşil enerji konusunda güneşli gün sayısı, rüzgâr tribünleri kurulmasına elverişli iklim koridorlarında bulunması, jeotermal enerji anlamında çok daha fazla geliştirebilecek alanı olması ve elektrikli otomobil sektörüne ağırlık vermesi ile planlı bir ortaklıkla AB’ye katkı verecek ve kendisi de gelişim gösterecektir.

Bununla birlikte Draghi’nin bahsettiği eksikliklerden biri de yaşlanan AB nüfusu ile nitelikli personel eksikliğidir. Türkiye genç ve dinamik nüfusu ile AB’nin ekonomik gelişiminde katkı sağlayıp ikili programlar ile gerek ülke içindeki gerekse de AB ülkelerindeki ortaklıklarla karşılıklı gelişim gösterilecektir. Kalifiye çalışanlarımız sektör fark etmeksizin AB ile kurulacak hedefini amaçlayan ortaklıklarla gerek ülkemize yapılacak yatırımlarla gerekse de AB ülkelerinde kurulacak birliktelikle büyüme kaydedilecektir.

Sonuç olarak, Türkiye olarak genç ve dinamik nüfus, coğrafi konum ve lojistik fırsatları, temiz enerji potansiyeli, enerji kaynaklarına yakınlık ile toplam büyüklüğü trilyon avroluk sınırları aşan sektörlerde yetkinlik ve güce sahip olarak AB ile win-win yöntemiyle dişli rakipler olan ABD ve Çin ile bir ekonomik yarışa girilebilir.

Yararlanılan Kaynaklar:

https://commission.europa.eu

https://tr.wikipedia.org

Anadolu Ajansı(AA)