Cezalandıran Yeniden Değerleme
Düzenlendikleri tarih itibariyle işletmelerin anlık fotoğraflarını gösteren bilançolar, içeriğinde yer alan iktisadi kıymetleri tarihi değerleri üzerinden gösterir. Uzun dönemler bilançoda kayıtlı olan iktisadi kıymetler açısından bu durum iktisadi kıymetin cari değeri ile kayıtlı değeri arasında önemli tutarda farklar oluşmasına sebebiyet verir. İktisadi kıymetin satılması halinde cari satış değeri ile bilançodaki kayıtlı değer arasındaki fark ise vergiye tabi olacağından mükelleflerin ciddi vergi yükleri ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet vermektedir.
Bahsettiğimiz sorun uzun yıllardır mükellefler ve sektör temsilcileri tarafından dile getirilerek bilanço değerlerine yeniden değerlenme imkanı verilmesi talep edilmektedir. Gayet makul olan bu talep karşılığında 7144 Sayılı kanunun 5 inci maddesiyle düzenleme yapılarak, yeniden değerleme imkanı, değer artışı üzerinden % 5 vergi karşılığı mükelleflere sunulmuştur. Ancak bilanço değerlerinin söz konusu % 5 vergi karşılığında yeniden değerlemesine imkan tanıyan bu düzenleme vergi oranının yüksekliği nedeniyle pek rağbet görmemiştir.
Bilanço değerlerinin yeniden değerlemesine ilişkin piyasa talebi doğrultusunda bir önceki dönem Vergi Konseyinde oluşturulan çalışma gruplarında da bu konu gündeme gelmiş ve daha düşük bir vergi karşılığı bilanço değerlerinin yeniden değerlenmesine imkan tanıyan çeşitli düzenlemeler önerilmiştir. Bu çerçevede 03.06.2021 tarihli ve 7326 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle yapılan düzenleme ile mükellefler yapacakları değerleme sonucu ortaya çıkacak değer artışı üzerinden ödeyecekleri % 2 oranındaki vergi karşılığında, aktiflerine kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç) 31/12/2021 tarihine kadar yeniden değerleme imkanına kavuşmuşlardır. Öte yandan 14.10.2021 tarihli ve 7338 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle VUK’nun mükerrer 298 inci maddesine eklenen düzenleme ile mükelleflere enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanlarını belirli şartlar doğrultusunda yeniden değerleme imkanı getirilmiştir. Bu kapsamda yeniden değerleme yapan mükellefler aynı Kanunun 52 nci maddesinde yapılan düzenleme ile ayrıca ilk kez yeniden değerleme yapacakları hesap döneminden önceki hesap döneminin sonu itibarıyla bilançolarına kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç) % 2 vergi karşılığında yeniden değerleyebileceklerdir.
Gerek 7326 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle getirilen gerekse de 7338 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle getirilen yeniden değerleme imkânından yararlanan mükellefler, yeniden değerleme sonucu ortaya çıkacak değer artışı üzerinden hesapladıkları % 2 oranındaki vergiyi değerlemenin yapıldığı tarihi izleyen ayın sonuna kadar bir beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine beyan ettiler/edecekler. Beyanname ile beyan edilen söz konusu vergi, ilk taksiti beyanname verme süresi içinde, izleyen taksitler beyanname verme süresini takip eden ikinci ve dördüncü ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödenecektir.
Anılan düzenlemelerden yararlanarak yeniden değerleme yapan mükellefler % 2 vergi karşılığı bilançolarını güncelleme mutluluğu içerisindeyken Aralık ayı Yİ-ÜFE endeksinin açıklanması ile bu mutluluk yerini üzüntüye bırakmıştır. Zira Aralık ayı itibariyle VUK’nun mükerrer 298 inci maddesinde düzenlenen enflasyon düzeltmesinin şartları oluşmuş (ve mükellefler malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutma imkânına kavuşmuşlardır.
Enflasyon düzeltmesi % 2 vergi ödeyerek yapılan yeniden değerlemenin sağladığı imkânların bir çoğunu vergi karşılığı olmadan sunduğundan, yeniden değerleme yapanların ödedikleri vergiyi talep etmeye yönelik girişimlerde bulunacakları bir sürece girmekteyiz. Peki böyle bir girişim yapılması durumunda vergi idaresi talepleri olumlu karşılayacak mıdır? Bu soruya kısmen olumlu kısmen olumsuz cevap verebilmekteyiz. Şöyle ki; 2021/1 ve 2018/1 VUK Uygulama İç Genelgelerinde; beyanname verilerek tahakkuk ettirilen vergilerin vadesinde ödenmesi gerektiği, tahakkuk eden verginin vadesi içinde ödenmemesi veya kısmen ödenmesi halinde geçici 31 inci madde hükümlerinden yararlanılmayacağı, tamamen veya kısmen ödenmeyen tutarlar için takip işlemlerinin yapılmayacağı, bu durumda tahakkuk eden vergilerin faiz, ceza ve pişmanlık zammı dahil terkin edileceği, kısmen yapılan tahsilatların ise red ve iade edileceği, madde hükmünden faydalanma hakkını kaybeden mükelleflerce, yasal defter kayıtlarında yapılmış olan yeniden değerleme kayıtlarının muhasebe kaidelerine göre düzeltilmesinin icap ettiği, vergi dairelerinin bu durumda olan mükelleflerin defter kayıtlarını kontrol edeceği ifade edilmiştir.
Anılan vergi idaresi açıklamaları dikkate alındığında, yeniden değerleme hükmünden yararlanmakla birlikte taksit ödemelerinin tamamını henüz gerçekleştirmeyen mükelleflerin ödeme yükümlülüklerini yerine getirmemek suretiyle yeniden değerleme imkânını kaybetmeleri mümkündür. Böylece hem daha önce ödemiş oldukları taksitleri iade alma imkânına kavuşacaklar hemde VUK’nun mükerrer 298 inci maddesi gereği yapacağı enflasyon düzeltmesi ile vergi ödemeden bilanço kalemlerini değerleme imkânına sahip olacaklardır. Diğer taraftan yeniden değerleme imkânından yararlanarak % 2 oranındaki vergiyi peşin ödeyen mükellefler açısından ise böyle bir imkân bulunmamaktadır. Zira bu kişiler ödemeyi peşin yaptıklarından şartların tamamını sağlamış olacaklar, dolayısıyla ihlal edecekleri bir düzenleme olmadığı için ödedikleri tutarların red ve iade imkânı doğmayacaktır.
Yeniden değerleme imkânından yararlanan mükelleflerden vergisini peşin ödeyeni cezalandıran böyle bir durum şüphesiz ki mükelleflerin bir kısmında huzursuzluk yaratacaktır. Bu mükelleflerin bundan sonraki süreçte vergiye uyumlarının olumsuz yönde etkilenmemesi için etki analizi yapılarak gerekirse ödedikleri verginin red ve iadesinin yapılmasına imkân verecek bir düzenlemenin ivedi bir şekilde yapılması gerekmektedir. Zira vergilemede ortaya çıkan bu çarpık durumun toplumun vergi ahlakı üzerinde yapacağı tahribat, yapılan tahsilattan daha önemlidir.