Orta Gelir Tuzağı ve Türkiye

Orta Gelir Tuzağı ve Türkiye

Orta Gelir Tuzağı

Orta gelir tuzağı (Middle income trap), bir ekonominin belirli bir kişi başına gelir seviyesine ulaştıktan sonra ileri gidemeyip aynı seviyede sıkışıp kalması hâli, kararlı bir ekonomik denge durumudur.  Orta gelir seviyesine ulaşan ülkelerin, düşük gelir grubundaki ülkeler ile ücret bakımından rekabet edemedikleri, yüksek gelir grubundaki ülkeler karşısında da inovasyonlarının yetersiz kalması sonucunda uzun bir süre belirli veya öncesinden daha düşük oranlarda büyüme performansı sergilemeleri nedeniyle, orta gelir tuzağına yakalandıkları ifade edilmektedir.

Dünya Bankasının kişi başına düşen gelir üzerinden sınıflandırmasına göre günümüz ekonomileri üç temel grupta sınıflandırılmaktadır. Günümüzdeki sınıflandırma, enflasyonu göz önünde bulundurarak her yıl Temmuz ayında yayımlamakta ve dolar cinsinden yayımlanan gelir grupları; düşük gelirli, orta gelirli ve yüksek gelirli olarak üç başlıkta ele alınmaktadır. Orta gelirli ekonomiler ise kendi içinde ikili bir sınıflandırma ile alt-orta ve üst-orta gelirli olarak ikiye ayrılmaktadır. Kişi başına gelir 1,045$’ dan az ise düşük gelirli, 1,046$ – 12,695$ arasında ise orta gelirli(1,046$ – 4,095$ arası alt-orta gelirli, 4,096$ – 12,695$ arası üst-orta gelirli), 12,696$ üzerindeyse yüksek gelirli ülke sınıfına dahil olunmaktadır.

Türkiye Orta Gelir Tuzağında mı?

Bir ülke ekonomisinin orta gelir tuzağına yakalanmış olup olmadığı yönündeki çalışmalarda genel kabul görmüş ortak bir yöntem kullanılmamaktadır. Sabit gelir eşikleri, nispi gelir eşikleri, zaman eşikleri, endeksler, ekonometrik yöntemler; orta gelir tuzağının tespitine yönelik literatürde en çok kullanılan yöntemlerdir.

Felipe, Abdon, Kumar tarafından zaman eşikleri yöntemine göre yapılan bir çalışmaya göre, alt-orta gelir grubunda 28 yıl veya daha fazla üst-orta gelir grubunda ise 14 yıl veya daha fazla kalan ülkelerin tuzağa yakalandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte alt-orta gelir grubunda bulunan bir ülkenin tuzağa yakalanmadan üst-orta gelir grubuna geçişi için büyüme hızının ortalama %4.7, üst-orta gelir grubunun yüksek gelir grubuna geçişi için ise %3.5 olması gerektiği hesaplanmıştır.

Türkiye 1955 yılında alt orta gelirli ülke gurubuna ve 2005 yılında ise üst-orta gelirli ülke grubuna dahil olmuştur. Türkiye’ nin alt-orta gelir gurubundan, üst-orta gelir grubuna dahil olması 50 yıllık bir sürede ve bu süre içinde yıllık büyüme hızı ortalama 2,6 olarak gerçekleşmiştir.

2021-2022 yılları için Dünya Bankasının gelir düzeyine göre ülke sınıflandırmalarında Türkiye hala üst-orta gelir grubuna dahil görünmektedir. 2005 yılından itibaren Türkiye ekonomisi 16 yıldır üst-orta gelir grubuna dahildir.

Alt-orta gelirli ve üst-orta gelirli ülke sınıflandırması birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’ nin yaklaşık 65 yıldır orta gelirli ekonomiler sınıflandırmasında yer aldığı görülmektedir. Yani Türkiye, kişi başına düşen milli gelirinin, düşük seviyelerden orta düzeylere yükselmesinden sonra, yaklaşık 65 yıldır orada takılıp kalmış ve bir üst kademe olan yüksek gelirli ülke kategorisine dahil olamamıştır.

Bu durum, üst-orta gelirli ülke ekonomisine dahil olan bazı ülkelerin, yüksek gelirli ülke ekonomilerine geçiş sürelerine verilecek örnekler ile nispi olarak karşılaştırma yapılarak da değerlendirilebilir. Hong Kong 7, Japonya 9, Güney Kore 7, Fransa 11, Almanya 13, İsrail 17, Yunanistan 28, Arjantin 40 yıllık sürede üst-orta gelirli ekonomi sınıfından yüksek gelirli ekonomi sınıfına geçmiştir. Bu süreler dikkate alındığında Türkiye’ nin orta gelirli ülke ekonomisi sınıfında, özellikle muadili sayılıp sürekli ekonomileri kıyaslanan Arjantin dikkate alındığında, uzunca bir süre takılıp kaldığının, tuzağa yakalandığının kabulü gerekir.

Kişi Başına Gelir Yeterli Bir Ölçü Mü?

Gerek gayrisafi milli hasıla gerekse gayrisafi yurtiçi hasıla hesaplamalarının yetersizliği dolayısıyla eleştiriler gün geçtikçe artmaktadır. Bu rakamlara bağlı olarak hesaplanacak kişi başına gelir, büyüme, büyüme hızı gibi iktisadi gerçekleşmeler de dolaylı olarak eleştiri konusu edilmektedir.

Döviz kurunun fazla dalgalanma gösterdiği ekonomilerde, dolar cinsinden milli gelir ve dolayısıyla kişi başına düşen millî gelir değerleri, yerel para birimi cinsinden reel milli gelire ve kişi başına reel gelire göre büyük değişkenlik gösterebilir. Bir ülkenin parası dolar karşısında aşırı değer kaybetmiş ise kişi başına gelir rakamları nispeten küçük görünecektir.

Bir ülkede kişi başına düşen gelir dolar cinsinden düşük olabilir ancak o ülkede fiyatlar da düşük ise böyle bir durumda dolar cinsinden kişi başına gelire göre yapılan sınıflandırma farklılıkları anlamlı olmayabilir. Böyle bir durumda ise yardıma satın alma gücü paritesine göre ülkeler arası kıyaslama yapma yöntemi yetişir. Böylelikle ülkelerin iç fiyat farklılıkları ortadan kaldırılmış olur.

Üretilen mallardaki kalite iyileşmelerinin milli gelir hesaplarına dahil edilmesinin güçlüğü, özellikle gelişmekte olan ülkelerde vergi vermemek ya da az vergi vermek için, üretilen mal ve hizmetlerin değerinin olduğundan daha az gösterilmesi veya hiç gösterilmemesi eğiliminin oldukça yüksek olması, ekonomide oluşturulan değerin nasıl paylaşıldığının bir göstergesi olmaması, dışsallıkları yansıtmaması gibi daha bir çok nedenle kişi başına gelir hesaplarının kıyaslama ölçütü olarak kullanılması eleştiri konusu edilmektedir.

Bahsi geçen ve benzer eleştiriler nedeni ile hasıla ölçümlerinde ya düzeltme endeksleri ya da hasıla hesaplamalarını dikkate almayan ekolojik ayak izi(ecological footprint), öznel iyilik (subjective well being), gayrisafi milli mutluluk (gross national happiness),  mutlu gezegen endeksi (happy planet index), sosyal gelişme endeksi (social progress index) gibi iktisadi gelişmenin ölçülmesinde alternatif metrikler uluslararası literatürde tartışılmaktadır.

Sözün özü

Dünya Bankasının kişi başına düşen gelir üzerinden sınıflandırmasına göre Türkiye 1955 yılından bu yana orta gelirli ekonomiler kategorisinde yer almaktadır. Türkiye’ nin alt-orta gelirli ülke grubundan üst-orta gelir grubuna dahil olması yaklaşık 50 yıl sürmüştür ve Türkiye hala üst-orta gelirli ülke ekonomileri grubuna dahildir.

Ülke ekonomilerinin orta gelir tuzağına yakalandığına ilişkin kullanılan yöntemler aynı ülke ve aynı zaman dilimi için farklı sonuçlar verse de, kullanılan göstergeler tartışma konusu olsa da, Türkiye ekonomisi için uzun bir süredir kişi başına gelir düzeyinin belirli bir aşamadan öteye gidememiş olduğunun kabulü gerekir.  

O zaman yapılması gereken, ülke ekonomisinin bu seviyeden bir üst kademe olan yüksek gelirli ülke kategorisine hangi nedenlerle uzun bir süredir geçemediğinin nedenlerinin etraflıca araştırılması ve bulunan sorunlara kalıcı çözümlerin üretilmesidir.