Alacağın Temliki Yoluyla Ödenen Ticari İşletme Borçlarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Alacağın Temliki Yoluyla Ödenen Ticari İşletme Borçlarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

İşletmeler ticari hayatları boyunca farklı hukuki görünümlere sahip işlemler gerçekleştirebilmektedir. Özellikle işletme faaliyetlerinin yürütülmesi bakımından bu süreçte bazı borçlar edinilmekte, gelir getirici faaliyetler sonucu olarak da alacaklı duruma geçilebilmektedir. İşte bu noktada işletmeler, alacak ile borçlarını farklı ödeme ve tahsil yöntemleri ile nihayete erdirebilmektedir. Söz konusu yöntemlerden bazılarının kullanılması aşamasında, kanuni düzenlemeler ile belli edilen özel şartların yerine getirilmesi, borç alacak ilişkisinin sağlıklı şekilde sona erdirilmesi açısından zaruridir. Yazımızda alacağın temliki yoluyla borçlarını ifa eden mükelleflerin dikkat etmesi gereken noktalara temas etmeye çalışacağız.

Alacağın Temlikine İlişkin Kanuni Düzenlemeler

            Alacağın temliki (devri) işlemlerinde işletmeler, mevcut durumda bulunan alacaklarını üçüncü bir şahıs ya da tüzel kişiye devredebilmektedirler. Söz konusu işleme, Türk Borçlar Kanunu’nun 183 ve devamı maddelerinde açık olarak yer verilmiştir. Alacağın temliki hukuki bir işlem olup konunun esasına ilişkin özellikli hususlar hakkında hukuki danışmanlık alınması önemlidir. Diğer taraftan alacağın devrinin hukuken geçerli şekilde tamamlanabilmesi için bazı önemli hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.

            Türk Borçlar Kanunu’nun 183’üncü maddesinde devir işlemi için; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, borçlunun rızasının aranmayacağı belirtilmiştir. 184’üncü maddede ise alacağın devrinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlandığı anlaşılmaktadır. Kanunda sözleşmeye ilişkin özel bir şart belirlenmemiş olup adi yazılı şekilde düzenlenebileceği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan yapılacak temlik işlemi sonucunda alacaklı sıfatı değişmiş olacaktır. Bu işlem sonrasında Türk Borçlar Kanunu’nun 190’ıncı maddesi çerçevesinde alacağını devreden tarafın uhdesinde bulunan ispatla ilgili diğer tüm belgeleri de devralan tarafa teslim etmesi gerekmektedir.

Alacağın Temliki Sözleşmelerinin Vergisel İşlemler Açısından Değerlendirilmesi

Alacağın temliki işlemine taraf olanların vergi mükellefleri olması halinde, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki unsurların ötesinde bazı özel değerlendirmelerin dikkate alınması vergisel açıdan oldukça önem arz etmektedir. Özellikle Vergi Usul Kanunu’nun 227’nci maddesi çerçevesinde üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki bakımından konuya dikkatle eğilmek gerekmektedir.

Mükelleflerin muhasebe kayıt ve işlemlerinin dayanağını oluşturan tüm belgelerin saklanması ve gerektiğinde ibrazı mükelleflerin ödevidir. Aynı zamanda söz konusu belgeler, işletmelerin birbirleri ile olan ticari ilişkilerinin de anlaşmazlıkla sonuçlanması durumlarında delil niteliği taşıyabilmektedir. Bu açıdan mükelleflerin, ticari yaşamlarını ve idareye karşı olan vergisel ödevlerini eksiksiz yerine getirebilmelerini sağlamaları bakımından, taraf oldukları işlemleri kanuni düzenlemeler çerçevesinde şekil şartlarına eksiksiz olarak sahip olan belgeler ile tevsik etmesi beklenmektedir. Alacağın temliki işlemlerine ilişkin sözleşmelerin de -her ne kadar özel bir şekil şartına bağlı bulunmasa da- noter vasıtasıyla resmi şekilde düzenlenmesi, işlemlere ispat edici bir hüviyet kazandıracaktır.

Uygulamada mükellefler tarafından yasal defter kayıtlarına senede bağlı olmayan alacak ve borç şeklinde geçirilen işlemlerin karşılıklı olarak kapatıldıkları görülmektedir. Bu şekilde kapatılan hesaplarda mükellefler ekseriyetle, herhangi bir tevsik edici belgeye dayanmaksızın işlemlerini kayıtlara almaktadırlar. Oysaki hukuki bir zeminde oluşması gereken alacağın devri işleminin çoğu zaman sözlü beyan ve karşılıklı uzlaşı ile kayıtlara yansıtılmasının basiretli tacir tanımına uygun düşmeyeceği açıktır. Bu nedenle mükelleflerin bahsedilen şekilde kayıtlara aldığı işlemlerde, alacağın devri konusunda mutlaka yazılı sözleşmeye bağlı işlem gerçekleştirmeleri, söz konusu belgeleri ise gerektiğinde ispat ve ibraz etmek üzere kanuni süreler içerisinde saklamaları gerekmektedir. 

Alacağın Temliki Suretiyle Yapılan Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu

Mükelleflerin gerçekleştirmiş olduğu bazı ödeme ve tahsilatların, kanuni düzenlemeler çerçevesinde tevsikinin bankalar, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunlu bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin tanıdığı yetki çerçevesinde Maliye Bakanlığı, yayımladığı tebliğler ile konuyla alakalı uygulamalara yön vermiştir. Söz konusu düzenlemelere göre alacağın temliki suretiyle tamamlanmış işlemlerde tevsik zorunluluğu kapsamı nasıl değerlendirilmelidir?

Alacağın temliki sözleşmeleri, daha önce de belirtildiği üzere özel bir şarta bağlanmamış olup adi yazılı şekilde kurulabilmektedir. Ancak açıkladığımız üzere özellikle vergisel işlemler bakımından ispatlama vasıtası olması ve tevsik edici belge kapsamında değerlendirmeye tabi tutulabilmesi için alacağın temliki sözleşmelerinin noter tasdikli olarak resmi şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Benzer bir durumda maliye idaresi tarafından verilen 10.03.2004 tarihli ve B.07.4.DEF.0.34.20/VUK-Mük.257 sayılı muktezada, alacağın temliki sözleşmesinin noterde düzenlenmesi koşuluyla tevsik edici belge olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.