Türk Vergi Sisteminin Yapısal Sorunu, Dolaylı-Dolaysız Vergiler

Türk Vergi Sisteminin Yapısal Sorunu, Dolaylı-Dolaysız Vergiler

Kamu giderlerini karşılamak üzere alınan vergi, resim ve harç gibi mali yükümlülüklerin aynı zamanda, vergi adaleti ve gelir dağılımı, iktisadi kalkınma ve büyüme, yatırım ve istihdam, para politikası gibi, maliye ve ekonomi politikalarına büyük etkisi bulunmaktadır. Vergiler temel olarak, gelir, sermaye, harcama ve dış ticaret üzerinden alınmakta olup, geleneksel bir tasnif olarak bütün vergi sistemlerinde dolaylı ve dolaysız vergi ayrımı yapılmaktadır. Dolaysız vergiler; kişilerin gelir veya kazançları ile, servetleri üzerinden, dolaylı vergiler; harcamalar/tüketim üzerinden alınmaktadır. Dolaysız vergilere; kurumlar vergisi, gelir vergisi, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, dolaylı vergilere; katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, damga vergisi, gümrük vergisi, banka ve sigorta muamele vergisi örnek olarak gösterilebilir.

Dolaylı vergilerde vergiyi yüklenenin gelir düzeyi, medeni durumu ve benzeri şahsi özellikleri dikkate alınmaz. Dolaylı vergiler tersine artan oranlılık özelliği gösterirler. Dolaysız vergilerde ise, yükümlünün gelir veya servet durumu dikkate alınır, artan oranlılık, asgari geçim indirimi vb. uygulanabilir. Genel olarak dolaysız vergilerin, dolaylı vergilere kıyasla daha adil oldukları kabul edilir. Dolaylı vergiler adaletsiz olmasına rağmen, vergi idareleri için tahsilatı kolay ve hızlı olan, verimliliği yüksek vergilerdir. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki ağırlığının fazla olması vergi adaleti açısından istenmez. Bu durum aynı zamanda ekonominin gelişmişlik düzeyi ile alakalı bir durumdur. Dolaylı vergiler kolay yansıma (yasal mükellefi tarafından ödenmesi gereken bir verginin kısmen ya da tamamen üçüncü şahıslara aktarılmasıdır.) özelliğine sahip vergilerdir. Dolaysız vergilerde mükellef önceden belirlidir. Dolaylı vergilerde ise, belirlilik durumu bulunmamakta, mal veya hizmeti tüketen/kullanan/satın alan kişi veya kurumlara bağlı olarak mükellefiyet ortaya çıkmaktadır. Dolaylı vergilerde kanuni mükellef ile fiili mükellef farklıdır.

Dolaylı-dolaysız vergi yükü dağılımın optimal oranının ne olduğu konusunda kesin bir veri bulunmamakla birlikte, oransal olarak yakın olması tercih edilmektedir.  Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı OECD ülkeleri için %30-35 seviyendedir. Ülkemizde ise bu oran OECD ortalamalarının çok üzerindedir. T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından açıklanan Merkezi Yönetim Bütçesi gerçekleşmelerine göre, 1998 – 2020 yılları arasında toplam vergi gelirlerinin ortalama %33’ü dolaysız, %67’si dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Yıllara göre (1998-2021), toplam vergi gelirleri içerisindeki dolaylı ve dolaysız vergi oranlarına aşağıdaki tabloda yer verilmiştir. (1) Gerçekleşme Tahmini, (2) Program

Kaynak: T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, www.sbb.gov.tr. Erişim Tarihi: 25 Ocak 2022

1998 yılında %46’ya (dolaysız vergi), %54 (dolaylı vergi) olan bu oran ileriki yıllarda dolaylı vergiler lehine daha da artış göstermiş, bazı dönemlerde dolaylı vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı %70’i aşmıştır. 2021 yılı bütçe gerçekleşmelerine göre ise, 2021 yılında toplanan vergilerin  %35’i dolaysız, %65’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Türk vergi sisteminin dolaylı vergi ağırlıklı bir yapıya sahip olmasında kayıt dışılık ve bunun oluşturduğu olumsuzlukların payı büyüktür.

Vergi yükü; toplam vergi gelirlerinin milli gelire oranını ifade etmektedir. Ayrıca bireysel, bölgesel, sektörel, gelir gruplarına, illere ve hatta meslek gruplarına göre vergi yükü hesaplamaları yapılabilmektedir. OECD’nin “Revenue Statistics 2019” yayınında da belirtildiği üzere, Türkiye’nin 1965-2018 dönemi vergi yükü ortalaması %17, aynı dönemde OECD ülkeleri vergi yükü ortalaması ise, %31’dir. Her ne kadar Türkiye’de ve gelişmekte olan ülkelerde vergi yükü düşük olsa da özellikle KDV ve ÖTV gibi tüketim vergilerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı OECD ortalamasının çok üzerindedir. Türkiye’de 2021 yılı vergi gelirlerinin %33,06’sı KDV, %17,63’ü ÖTV’den oluşmaktadır. Bu oranlar toplam vergi gelirlerinin %50,69’una tekabül etmektedir. Türkiye’nin gelir ve kurumlar vergisi ortalaması ise, OECD ortalamasının altındadır. Yukarıda açıklandığı üzere, Türkiye’de vergi sisteminin temel sorunu dolaysız vergi olarak nitelendirilen vergilerde, yükün düşük olması, dolaylı vergilerde yükün yüksek olmasıdır. Bu nedenle vergi adaleti konusu genelde gelişmekte olan ülkelerin, özelde Türkiye’nin önemli sorunları arasında yer almaktadır. OECD ve AB ülkelerine göre Türkiye’de vergi yükü düşük olmasına rağmen, dolaylı vergilerin yüksek oluşu vergi baskısını artırmaktadır. Vergi baskısının daha fazla hissedilmesinin en önemli nedenlerinden biri de gelir düzeyinin düşük olmasıdır. Özellikle ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde, gelir düzeyi düşük geniş halk kitleleri tarafından dolaylı vergilere bağlı oluşan vergi baskısı çok daha fazla hissedilmektedir. Çünkü dolaylı vergi artışları kişiler tarafından fiyat artışı olarak değerlendirilmektedir.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayımlanan, Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri Ve Beklentiler Raporunda-2021 gelir politikasının temel öncelikleri maddeler halinde sıralanmıştır. Bunula beraber, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kamu kurumları tarafından, verginin tabana yayılması, vergi gelirleri içinde gelir ve servet üzerinden alınan vergilerin (dolaysız vergilerin) payının yükseltilmesi, dolaylı vergilerin payının azaltılması, düşük gelirliler üzerindeki vergi yükünün azaltılması, vergi kaçakçılığı ile daha etkin düzeyde mücadele, vergi oranlarının düşürülmesi, vergi sayısının azaltılması, vergi mevzuatının sadeleştirilmesi, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin gözden geçirilmesi ve kademeli olarak kaldırılması, vergi tahsilatında etkinliğin artırılması, vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması, kamu harcamalarında etkinlik ve şeffaflık hususlarında tespit ve çözüm önerilerini de içeren birçok çalışma yapılmıştır. Ancak tespit edilen bu hususlara ilişkin çözüm önerileri uygulamaya geçirilememiştir. Vergi gelirleri içerisindeki dolaylı vergi oranının yaklaşık % 65-70 bandında seyretmesi bu değerlendirmenin açık göstergesi olarak kabul edilecektir. Türk vergi sisteminin kapsamlı bir reforma tabi tutularak, vergi gelirleri içerisindeki dolaylı vergi oranının düşürülmesi, dolaysız vergi oranının artırılması gerekmektedir. Dolaylı-dolaysız vergi açısından yapılacak bu dönüşüm, vergi adaleti, iktisadi kalkınma ve büyüme, bütçe açıklarının azaltılması, kaynakların etkin kullanımı ve yatırıma aktarılması gibi konularda olumlu sonuçlar verecektir.