Vergi Kaçakçılığına İlişkin Cezalar (VUK 359 VE 367. Madde) Değişmeli Mi?

Vergi Kaçakçılığına İlişkin Cezalar (VUK 359 VE 367. Madde) Değişmeli Mi?

Vergi suçları devlet hazinesine karşı işlenen ekonomik suçlar olup, mali nitelikli suçlar (vergi ziyaı suçu ve usulsüzlük suçu) ve ceza nitelikli suçlar (kaçakçılık suçu, vergi mahremiyetinin ihlali ve yükümlünün özel işlerini görme suçları) olarak ikiye ayrılmaktadır. Vergi Usul Kanunun 331. maddesinde; vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenlerin, bu kitapta yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı ve usulsüzlük) ve diğer cezalar ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Yine, VUK’un 367/5. maddesinde; “359 uncu maddede yazılı suçlardan dolayı cezaya hükmedilmesi, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.” hükmü yer almaktadır. Dolayısı ile, VUK’un 359. maddesindeki fiilleri işleyenlere hem ekonomik ceza, hem de hürriyeti bağlayıcı/hapis cezası uygulanmaktadır. Esas olarak, VUK’un 359. maddesinde sayılan suçlarda, suçun oluşumu bakımından (çift defter tutmak hariç) “vergi ziyaı” şartı aranmamıştır. Bu nedenle, işlenen suç ile vergi ziyaına sebebiyet verilmese dahi, VUK 359. madde kapsamında Vergi Usul Kanunu’na muhalefetten, mahkemeler tarafından ceza verilmektedir. Ekonomik cezalar idare tarafından, uygulanmaktadır. Yargıtay kararlarında; VUK’un 359. maddesi kapsamındaki suçlar ile ilgili her bir hesap dönemi ve ya takvim yılının teselsül eden suç kapsamında değerlendirileceği ifade edilmiştir. Bu nedenle; son zamanlarda 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlıklı 359. maddesinin değiştirilmesi yönünde kamuoyu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Maddenin değiştirilmesini isteyenler; “VUK 359/a veya b maddelerinde tanımlanan suçu birden fazla işleyen fail hakkında, Türk Ceza Kanunun 43/1 maddesinde düzenlenen zincirleme suç müessesesinin”  tatbik edilmemesi gerektiğini savunmaktadırlar. Zira bu madde ile, tek bir tespitle birden fazla yılda işlenen vergi kaçakçılığı suçlarında, her bir yılda işlenen suç, ayrı suç kabul edilip ceza verilmektedir. Yine son günlerde Anayasa Mahkemesi’nin VUK’un 367. maddesin 6. fıkrasını iptal ettiği yönünde sosyal medyada paylaşımlar yapılmaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin internet sayfasında (https://www.anayasa.gov.tr/ Erişim Tarihi: 22 Şubat 2022) bu hususa ilişkin olarak bir karar bulunmamaktadır.

Devlet açısından vergi cezalarının iki temel amacı vardır. Bunlar; 1- Vergilendirme alanında istenmeyen davranışların (suç) engellenmesi, caydırma; 2- Ülkede geçerli olan hukuk prensiplerine göre adaletin sağlanmasıdır. Evrensel kamu hukuku ilkesi olan “suçların kanun tarafından tespiti (suçta kanunilik), cezaların da kanun tarafından belirlenmesi (cezada kanunilik).” Anayasamızın 38/1. maddesinde düzenlenmiştir. Vergi suçu ve cezaları ile, oluşturulmaya çalışılan vergi düzeni aslında geniş anlamda kamu düzeninin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu anlamda;  vergi suçlarına ilişkin cezalar çağdaş ve adil kamu düzeninin oluşturulmasında da önemli bir faktör olarak değerlendirilmelidir.

Hukuk; insanların yine insanlar için meydana getirdiği kurallar bütünü,  bir toplumda müspet bir değerin (adalet) tecellisi sayılan ve gerçekleşmesi fiili bir sosyal güvence ile sağlanmış olan davranış kurallarıdır.  Hukuk kuralları insan iradesine etki yaparak, davranışlarına yön vermektedir. Hukuk sosyal olayları etkileyen bir etken (faktör), bir belirleyici konumundadır.  Bu nedenle, hukuk kuralları da yer ve zaman koşullarına bağlı olarak aynı toplum içinde doğar ve onunla birlikte değişir. Ayrıca hukuk toplumsal yaşam üzerinde çeşitli ve farklı etkilere sahiptir ve insan davranışlarının düzenleyicisidir. Hukuk uygulanmak için vardır ve insan davranışlarını yönlendirmedeki başarısı esastır.  Bu nedenle, hukukun yürürlükle olması değil, etkin olması önemlidir. Etkinlik; kuralın gerçekten uygulanıyor olmasını ifade eder. Ülkemizde vergi ceza hukukuna ilişkin kurallar gerçekten toplumsal yaşamdan doğmuş, insan davranışlarını yönlendiren, toplumun iktisadi, mali ve sosyal yapısına uygun, etkin kurallar mıdır? Bu soruya verilebilecek cevap kesinlikle hayır olmaktadır.

 Ülkemizde kayıt dışı ekonominin, kaçakçılığın/vergi kaçakçılığının ulaşmış olduğu boyutlar bize vergi ceza hukukuna ilişkin suç ve cezaların, insan davranışlarını üzerinde caydırıcı etki yapmadığını, toplumun iktisadi, mali ve sosyal yapısına uygun olmadığını, en azından vergi suçlarının önlenmesinde ve çözümünde yetersiz kaldığını göstermektedir.  Ülkemizde vergi kanunları en çok değişikliğe uğrayan, arasında boşluklar, tutarsızlıklar ve çelişkiler olan kanunlardır. Bu da kanunların anlaşılmasını, yorumlanmasını ve uygulanmasını önemli şekilde etkilemekte, vergi suçlarını artırmaktadır. Teori ve yorumlama arasındaki farklılıklar ile idarenin ve yargının farklı uygulama ve kararları bu sorunları daha da derinleştirmektedir.

Türk vergi sistemi temelde mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanına dayanan bir sistemdir Beyan esası," modern vergiciliğin temel ilkelerinden biri olmasına rağmen vergi kaçakçılığına elverişli ve mali psikoloji açısından sakıncalı olması gibi sebeplerle uygulanması pek kolay olmayan bir sistemdir.  Vergi kanun­ları (vergi suç ve cezaları), modern vergicilik anlayışı ile oluşturulmuş, ülke­nin ekonomik, mali ve sosyal yapısına uygun, ver­ginin kendisinden beklenen temel fonksiyonlarını yeri­ne getiren, kayıt dışı ekonomiyi önleyen ve adaleti sağlayan bir yapıya sa­hip olmalıdır. Bu ilke ve şartları taşımayan vergi kanunları mükellefin vergi­leme karşısındaki tutum ve davranışlarını belirleyen faktörlerden olan vergi ahlakı ve vergi zihniyetini olumsuz yönde etkilemektedir. Ekonomik, mali ve sosyal yapı ile uluslararası ilişkilerdeki değişmeler vergi suç ve cezalarının yeniden tanım­lanmasını gerektirmektedir.

Türk vergi sisteminin bütün yönleri ile bir reforma ihtiyacı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Vergi Usul Kanunun 359, 360 ve 367. maddelerinin de bu kapsamda değiştirilmesi gerekmektedir. Ancak son dönemlerde, kamuoyunda VUK 359. maddenin değiştirilmesine ilişkin talepler doğrultusunda; birden fazla takvim yılında/hesap döneminde işlenen vergi kaçakçılığına ilişkin suçların Türk Ceza Kanunu’nun 43/1 maddesinde düzenlenen zircirleme suç kapsamından çıkarılması,   vergi kaçakçılığı suçu ile mücadeleyi olumsuz etkileyecektir. Vergi suç ve cezalarına ilişkin yasal düzenlemelerin amacının,  suçun engellenmesi, adaletin sağlanması, sosyal mühendislik aracı olarak mükellef davranışlarını etkilemesi, kısacası çağdaş ve adil vergi/kamu düzeninin oluşturulması olduğu unutulmamalıdır.